19 Şubat 2015 Perşembe

Ayda On bin lira ile geçinlir mi?!


Bu yazımın içerik olarak hiçbir değeri yok ama bir çoğunun umursamamış olabileceği bir haber eşitlik konusu bakımından çok önemli benim için. Mahsun Kırmızıgül ayda sadece 10 bin lira ile geçindiğini açıklamış rakamı küçümseyerek. Tek zevki dostalarıyla yemek yemekmiş; ondan da masraftan kaçınmıyormuş; en iyi restoranlara gidiyormuş...

Yanlış anlaşılmasın, Mahsun Kırmızıgül'ü duyarsızlıkla falan suçlamıyorum. Daha ne harcama yapanlar var insanın aklının hayalinin almayacağı. Tabi bir de yaşam ortamları ve koşulları var hayatı pahalı yapan. 10 bin lira da İstanbul gibi bir yerde çok küçük bir rakam sayılabilir. Mahsun Kırmızıgül yemek zevkini hak ettiği gibi, belki başkaları da daha başka zevkleri hak ediyordur bedelinin daha yüksek olduğu...

Peki açlıktan ölen insanlar da açlığı hak ediyor mu? Onlar daha iyi koşullarda yaşamayı hak etmeyenler midir? Sanatçıların daha iyi yaşama hakkı mı vardır farkındalık falan yarattıkları için? Dediğim gibi Mahsun Kırmızıgül ve 10 bin liralık yemek keyfi değil söz konusu olan; o sadece bir hatırlatıcıydı benim için.

Daha dün okumamış mıydık İstanbul'daki bir sığınmacının bebeğiyle kalacak yeri olmadığı için metroya sığındığını? İnsanalar yiyecek yemeği olmadığı için öğün atlarlarken, ben nasıl restoranlarda yemek zevki yaparım? Yapar mıyım; bilmiyorum. Belki çok param olsa arada bir kaçamak yaparım ama bu benim zevk aldığım ve de sürekliliği olan bir şey olmaz. Neden mi..?

Anlatsam bir türlü, anlatmasam bir türlü... Çünkü sadece insanlara değil, hayvanlara da takınca insan kafayı... Hal böyle olunca işin içinden çıkamıyorum tabi. İnsanlar zevk için et lokantasına gidiyor ama ben kedilere bakabilmek için ucuz mama peşinde koşuyorum, mamaları yetiştirebilmek için kedileri farklı yiyeceklerle idare etmeye çalışıyorum...

Aslında bazen niye kendi dünyamı, düşüncelerimi paylaşıyorum diye soruyorum kendime. Bu dünyanın insanı gibi de hissetmiyorum çünkü kendimi. Çünkü "koyun can derdinde, kasap et derdinde, müşteriler de zevk derdinde" gibi bir dünya bana hiç uymuyor....

Düşünüyorum da, 10 bin lirayı ancak bir kaç yılda kazanabilen insanlar var. Aradaki gelir-gider uçurumu düşünceyle bile kapatılamayacak kadar büyük. Asgari ücreti belirleyenler işçilere açlık sınırının altında bir maaşta karar kılıyorlar ama kendileri dünyanın en refah ülkesi düzeyinden bile daha yüksek maaş alıyorlar. Sonra da eşitlikten bahsediyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder