21 Nisan 2014 Pazartesi

Müzik Bahçesinden; Haftanın 45'liği: Ankara'nın Bağları!


Müzikle ilgili duygularımı bir çoğu ne kadar anlayabilir bilmiyorum. Bazıları müziği eğlenmek, duygularını; sevincini, hüznünü tatmin etmek için dinleyebilir ama benim için damarımda akan kan gibidir müzik. Bir kere radyom 24 saat açıktır. Mutlaka müziğin çaldığını hissetmeliyim, kulağıma aralıksız müzik sesi gelmelidir; uyurken bile. Ara-ara uyandığımda duyabilmeliyim müziğin sesini ve şarkıları. Ekstradan da dünyadaki müzikleri takip etmeliyim listeleri didik-didik inceleyerek. İnternet benim gibi müzik delileri için çok büyük kolaylık oldu. Sosyal medyaya yaz kaçırdığın şarkıların adını, anından karşında.

Çocuk olduğum 80'lerde istediğin şarkıya ulaşmak öyle kolay değildi. Kasetlerde vücut bulan albümler de çok iyi ses kalitesinde olmayabiliyor, hatta son şarkılar bantda yer kalmadığı için yarıda kesilebiliyordu. Benim ilk aldığım kaset Duran Duran'in bir konser kaydıydı. "Wild Boys" şarkısına ölüyorum ya... Ama eve gidip albümü dinlerken en sonda yer alan "Wild Boys"un yarıda kaldığını görünce ne büyük hayal kırıklığına uğramıştım. İkinci aldığım albümse Modern Talking'in "Let's Talk About Love"ıydı. Evet ben, bazıları ne kadar soundunu basit bulsa da, Modern Talking dönemi çocuğu olduğum için çok seviyordum Modern Talking'i, hala da çok seviyorum ve o dönem sahip olamadığım albümlerine CD üzerinde sahibim şu anda.

O dönemin-80'lerin diğer popüler isimlerini saymama gerek var mı; Michael Jackson, Madonna, Cyndi Lauper, George Michael, Wham, Laura Branigan, Alphaville, A-ha, Europe, Tina Turner, Modern Talking, CC Catch, Sandra, Whitney Houston, Mariah Carey, Bad Boys Blue, Eurythmics, Sade ... İlk aklıma gelenler.

Ve Hey, TV'de 7, Tele Magazin, Gong, Ses dergileri... Dünya Listeleri'in ilk 5'i yayınlanırdı Hey ve TV'de 7'de; Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda... Daha sonra Kanada ve Avustralya listeleri de yayınlanmaya başladı. Benim için çok değerliydi bu listeler.

Konuyu nereye bağlayacağım biliyor musunuz; TRT Radyo 3'e. Radyo 3 benim için o dönem internet gibi bir şeydi. Amerika Billboard Müzik Listeleri yayınlanacak diye heyecanla beklerdim bazı programları. Yavuz Aydar'ın Stüdyo FM'inde yayınlanırdı ara ara. Sebla Özveren'in "Sizler İçin"i vardı hafta için her gün İngilizce-Almanca-Fransızca haberlerin ardında saat 5'i çeyrek geçe yayınlanan. Daha bir çok program vardı yabancı müzik yayını yapan ama benim favorim Tülay İlter Sunar'ın Cumartesi günleri saat 1'de yayınlanan "Müzik Bahçesinden" programıydı. Haftanın 45'liklerini seçerdi her hafta. Dinleyicilerden, yayınladığı 45'liklerden 3 tanesinin ismini isterdi posta yoluyla ve en çok oy alan şarkı haftanın 45'liği seçilirdi. Yıl sonunda da yılın 45'liğini-şarkısını seçerdi. Ve kasetle, plakla ödüllendirirdi oylamaya katılanları. Benim de çok kaset kazanmışlığım vardır bu programdan. Bayram gibi özel günlerde de anonssuz 1 saatlik o günlerin hit şarkılarını yayınlardı kayıt yapabilmemiz için.

Bir arama yapayım dedim internette Tülay İlter Sunar'la ilgili ve Facebook sayfasının olduğunu görünce çok sevindim... Programın jenerik müziği hala kulaklarımda. Müzik Bahçesinden... Programı hazırlayan ve sunan Tülay İlter Sunar...

Ben 80'lerin, 90'ların şarkılarını çok seviyorum. Bu sadece benim o dönemin çocuğu veya genci olmamla alakalı değil. O dönemlerde şarkıların melodisi vardı. Evet starlar vardı ama starları marka yapan şarkılardı. Şimdiki sanatçılar gibi şarkısız değildi sanatçılar. Yani şimdilerde bir çok star var ama hiçbir şarkısı aklımızda kalmıyor. Mesela Lady Gaga diyoruz ama aklımızda hiçbir şarkısı yok. Mesela Justine Bieber en büyük star ama hangi şarkısı klasik oldu ve hangi şarkısıyla hatırlanacak?

Evet devir değişti ve müziğe ulaşılabilirlik açısından çok memnunum ama eski şarkılar yok artık, olacağını da zannetmiyorum. Çünkü o yıllardaki gibi insanın ruhunu saran melodiler olmadığı gibi artık şarkılar melodi üzerine bile kurulmuyor. Ritm var ve de üzerine rap şeklinde söylenen sözler.

Eski radyo programları da yok. Özel radyolar ihtiyacımızı çok güzel karşıladı ama internet onların da ömrünü tükettiği için artık radyolar da şarkı üzerine değil sohbet üzerine kurulu. Eskiden sunucu demek şarkıları anons eden kişi demekti. Şimdi radyocular şovlarına müziği aracı ediyor sadece. Bir de intronun üstüne konuşmuyorlar mı...

Evet özlüyorum Radyo 3'ümü şarkılara ulaşma konusunda kısıtlı olsa da. Müziğe saygı vardı çünkü. Radyo 3 zaten şu anda bir çok şehirde kapandı halka hitap etmiyor diye. Belki de o yüzden "Ankara'nın Bağları" gibi şarkılar hit şarkı oluyordur. Diyebilir miyiz haftanın, hatta yılın 45'liği "Ankara'nın Bağları"? Kesinlikle!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder