11 Ocak 2013 Cuma

RTÜK'ün karşısına geçip gerdan kırasım ve göbek atasım var!

Dans Benim İçin Özgürlüktür


Bana "Ne olmak isterdin?" diye sorsalardı ve yeteneğim ve yapım da uygun olsaydı, dünyaya özgürlüğü bu şekilde anlatabilmek için kesinlikle "Şarkı söyleyen bir dansçı olmak" derdim. Gerektiğinde en tizden soprano, gerektiğinde en kalınından bas olabilen çok geniş oktava sahip bir sese, tam olarak ne erkek ne de kadına benzeyen, ikisinin ortası androjen de bir bedene sahip olmak isterdim.

"Neden?" dans ve müzik derseniz içimden öyle geliyor. Çok seviyorum müziği ve dansı. Ben sanatsal yaşama inananlardanım. Bazı sanatçılar başka yöntemlerle isyanlarını dile getirebilirler ama ben sesim ve bedenimle daha kontrollü, daha profesyonelce yapabileceğime inanıyorum bu işi-özgürlük mücadelesini. Çünkü müzik dinlerken bütün bedenim, ruhum uyuşuyor ve damarlarımda sanki notalar dolaşıyor ve bedenim kaçınılmaz olarak buna tepki veriyor.

Müzik ve dans bana göre en estetik sanat. Zaten müzik ve dansı birbirinden ayrı düşünemeyiz de. Müzik olmadan dans olmaz, müzik olunca da dans etmek gerekir. Müzik ve dans ruhla bedenin bütünleşmesi, birlikte varoluşu gibi. Bazılarının düşünüyorum da, özellikle erkek cinsiyetçiliği yapanları, sanki demir yutmuş gibiler. Nasıl kasım-kasım kasılıyorlar bunu marifet sayarak. Çünkü erkek adamın götü-başı oynamazmış. Oynatan kadınlar da zaten orospu oluyor! RTÜK dans eden kadınları yarı çıplak ahlaksız kadın ilan etmiş ya, konuya o yüzden değinmek istedim. Hatta RTÜK'ün karşısına geçip çırılçıplak soyunasım, gerdan kırıp iki göbek, iki kalça atasım geldi.

Dans cinselliği çağrıştırabilir. Ne var bunda? Senin seksin geldiyse, yedi kat yerin dibindeki insan da senin için cinselliği çağrıştırır. Hep diyorum ya. Bunların derdi çıplaklık, cinsellik, ahlak falan değil. Sadece beyin kapasitelerinin darlığına uygun olarak, insanların temel ihtiyaçlarını ahlaka indirgeyip onları baskı altına almaya çalışıyorlar. Sanki onlar başka bedenlere sahip veya başka şekilde tatmin oluyorlar. Sadece her şeyin kendi istedikleri şekilde olmasını istiyorlar egemenliklerini kaybetmemek için. Ama başkalarının özgürlüklerini kısıtlarlarken, kendileri de o baskıya maruz kalıyorlar. Tabi onların beyinleri baskıyı özgürlük ve ahlak olarak algıladıkları için, gerçek özgürlüğün ne demek olduğunu bilmiyorlar.

Yasaklama sırası müzik ve dansa geldi. Bakalım "Müzik veya dans günahtır" diye ne zaman fetva verecekler, ne zaman yasa çıkaracaklar? Abarttığımı sanmayın. Hiç farkına bile varmayacaksınız. Çünkü TRT'de Batı müziği yayını yapan radyo programları birbir kaldırılıyor, kanallar kapatılıyor. Türkiye Cumhuriyetinin en katı dönemlerinde bile en azından Yılbaşı geceleri dansöz olurdu. Nerde şimdi peki? Ve hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Çünkü özgürlüklerin ahlaksızlık olduğu kafalarda normalleşmeye başlamış bile. Zaten dans eden kadınları yarı çıplak ahlaksız olarak tanımlamamışlar mı? "Klipler seksi çağrıştırıyor" diye yayınlayan kanalları cezalandırmıyorlar mı? Gerekçesi de çocukların, gençlerin ahlakını bozuyor olmasıymış. Yaa bu seks ve çıplaklık ahlaksızlıksa "Niye yaşanıyor, ben niye yaşıyorum?" diye insan kendine sormaz mı? "Yaşayamıyorlar mı?" acaba diye benim de onlara sorasım var?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder