18 Haziran 2012 Pazartesi

Eşcinsellerin Kamusu Hangisi?

Veya Eşcinseller Kamunun Neresinde?

Aslında içinde yaşadığımız kültürün yapısının kavramsal anlamlarını bilmediğimiz için, çoğunluk tarafından kabul edilmeyen farklılıklarımızdan dolayı, kendi-kendimizi daha da ötekileştiriyoruz. Bugün, kamuya saygı gerekçesiyle dekolteye karşı kampanya başlatılmasına dair bir haber, "hangi kamu?" sorusunu aklıma getirdi?

Sen kamuyu kendi çıkarına göre oluşturursan ve sana ters olanları kamu dışı bırakırsan, o kamu ancak senin herkese dayattığın bir kamu anlayışı, diktatörlük olur? İçinde yaşanılan kültürün farklılıklarını nasıl kamu dışı bırakabilirsin ki? İnsanları özgürlüklerini zorba yöntemlerle kısıtlarsan, kamun da aynı senin gibi olur ve diğerlerini kendine benzetemeyince de kamu dışı ilan edersin. Sonra da saygı adı altında itaat beklersin bireylerden.

Kamu denilen şey bir ülkede yaşayan herkesse, o kamunun şekillenmesinde herkesin katkısı olması gerekir. Ayrımcılığın temeli, çoğunluğun kendini doğru, kamu ilan etmesi, kendi kamusunu oluşturması, sonra da bunu herkese dayatmasıdır. Ayrımcılıklardan çıkan kavgaların sona ermesi de, adına ne derseniz diyin, egemen sisteme herkesin dahil olmasıyla mümkündür ancak. Ama kamu dediğimiz şey öyle bir Devletleşmiş ki, kırılmasına izin verilmeyen kurallar bahanesiyle, ne egemen olan çoğunluk çıkarlarından vazgeçebiliyor, ne de azınlıklar cesaretlerini toplayıp birlik beraberlik içinde kendi yapılarıyla kamuya dahil olmaya, onu şekillendirmeye çalışıyorlar.

Kamu bütün halkın kendi iradesiyle belirlediği özgür ve şeffaf bir yaşam sistemi olmalı ama günümüzde kamu dokunulmaz, sert kuralları olan ahlakçı ve kapalı bir yapıdan ibaret. Bir kamu var ama bağnazların, yobazların, ahlakçıların kamusu bu sadece. Eşcinseller ve ataerkilliğe karşı olan herkese bu kamu denilen şeyin düşmanıymış gibi davranılıyor. Böyle olunca da kamu sömürgeci heteroseksist sistemin bir uzantısı oluyor, ortak çıkarlara da sadece bu kuralları (Ahlakçılığı ve sömürgeciliği) kabul edenler dahil ediliyor.

Kamuyu oluştururken doğanın parçası eşcinsellik gibi gerçekleri ahlaksızlık ilan ederek gözardı edemezsin. Eşcinseller kamusuz mu yaşasınlar? Sen izin verdinmi de insanlar kişiliklerinin bir parçası olan cinsel yönelimlerini, cinsiyet kimliklerini özgürce ifade edebildiler? Biz eşcinselliğimizi sonradan öğrenmedik, eşcinsel doğduk kabul edemeseniz de.

Ama heteroseksizm olarak siz ne yapıyorsunuz, çocuğu doğduğu andan itibaren hayatı boyunca kendi kurallarınıza göre şekillendiriyorsunuz, sonra da birey toplumla kendi kişiliğe arasında çatışma yaşıyor; Bir tarafta kamu denilen kurallar silsilesi, bir tarafta hem sistem kabul etmediği için, hem de dayatmalardan ve şartlandırmalardan dolayı kendisiyle barışamadığı için eşcinselliği.

Eşcinsel olarak varolunamayınca da, eşcinseller kamu denilen şeyin bir parçası olamaz tabii. Olamayınca da kendi kitlesini geniş anlamda savunabilecek Devletin, hükümetin parçası olarak resmi anlamda ne hak savunucuları çıkabilir, ne de böyle kişilerin ortaya çıkmasını sağlayabilecek bir kamu oluşabilir. Farklılıkların mücadelesi konusunda küçük hareketlenmeler olsa da, siyaseti belirleyen heteroseksist ve sömürgeci ahlakçı kamu, dışarıda bırakılanları sindirmek için elinden gelen her türlü engeli çıkartır. Bahanesi de gene kamudur ama kendi çıkarlarına hizmet eden kendi kamusu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder