Eşcinselleri Yok Sayan Heteroseksist Bir Anayasa İstemiyoruz
Eşcinseller, travestiler, transseksüeller cinsel yönelimlerinden, cinsiyet kimliklerinden ve ayrımcılığa maruz kalıp seks işçiliği yapmak zorunda kaldıklarından dolayı nefretle öldürülüyorlar ve gene eşcinsel oldukları için yasal olarak tanınmıyorlar, güvenlikleri sağlanmıyor, yok sayılıyorlar, yok edilmeleri için başlarına gelen her olumsuzluğa Devlet sessiz kalarak bu suça ortak oluyor.
Bir dünya düşünün ki heteroseksizme mahkum edilip bu sisteme koşullandırılmışlar. Ayrımcılığa maruz kalanlar dahi bu sistemin dışında kalmamak için kimliklerinden feragat ediyorlar, hatta kimliklerinden nefret edip nefret sınıfına dahil olup, bu sistemi besliyorlar. Bu sistemin içinde bulunanlar, neden bu sistemi desteklediklerini bilmeyecek kadar şartlandırılmışlar, inandırılmışlar. Kendileriyle barışıp kendilerine kavuşmak, bütün dünyayı karşılarına almak anlamına geliyor onlar için. Çünkü kendi kimlikleriyle barışırlarsa, özellikle açık bir şekilde yaşamaya kalkarlarsa ahlaksız ilan edilirler, işsiz ve aç kalabilirler. Üstelik sistem önlemini çift taraflı almış. Sistemi karşına alıp kendin olursan ahlaksızsındır, işsiz kalıp seks işçiliği yaparsan daha da ahlaksızsındır. Yani farklılıklara, kendilerine benzemeyenlere, benzetemediklerine hiçbir çıkış yolu bırakmamaktadır.
Onlara benzeyeceksin, onlar gibi yaşayacaksın ve aile gibi kurumlarla sisteme bağımlı hale geleceksin ki, başını kaldıramayasın. Heteroseksüel olacaksın, evlenip 3-5 çocuk yapacaksın ve dolayısıyla ekonomik olarak sömürgeci heteroseksist sisteme bağımlı hale geleceksin. (Hatta çocuk sahibi olmak erkekliğin, heteroseksüelliğin baş koşuludur.) Sen kim, bağımsız cinsel kimlik veya cinsel yaşam ne, özgür bir hayat senin neyine! Aynen böyle düşünüyor heteroseksist sistemi yönetenler. Ve bağımsızlığını ilan etmek istersen asi olursun, dinsiz olursun, vatan haini olursun, ahlaksız olursun, günahkar olursun. Bu kadar basit işte dışarıda kalmak.
Bir sistem düşünün ki, sevgiden bahsediyor, iyilikten-güzellikten-doğruluktan bahsediyor ama sevgiyi sadece kendine benzeyenlere layık görüyor, iyiliği-güzelliği sadece kendilerine benzeyenlerin hak ettiğine inanıyor ve bu yüzden kendine benzemeyenleri yok sayıyor, ısrarla var olmak isteyenlerin de ahlaksız ve günahkar olduklarını iddia edip ceza verilmesi gerektiğine inandığı için suçlu gibi muamele ediyor, böyle davranılmasına göz yumuyor.
Eşcinselleri, transseksüelleri ve diğer farklılıkları yok sayıyor, yok etmek için sesini çıkarmıyor, görmezlikten geliyor ve onlara yasal haklarını vermiyor. Çünkü dinleri günah sayıyormuş, ahlakları buna müsait değilmiş, gelenekleri asla böyle bir sapkınlığı kabul edemezmiş. İnsan hakları işte dine, geleneklere, çıkara göre kişisel ahlaka indirgenmiş durumda. Yoksa eşcinsellik gerçeği tanınırdı değil mi? Sen heteroseksüel olarak kimliğinin keyfini çıkaracaksın, hem de şeref duyarak ama eşcinsellik sapıklık olacak! Dayanağı da din ve gelenekler.
İnsan hakları sadece heteroseksüellere verilen bir ayrıcalık, eşcinsellere yapılan ayrımcılıktan başka bir şey değil. Yani heteroseksüellik sınavını başarıyla vermen gerekiyor insanca yaşayabilmek için. Bir de insan onuruna yaraşır bir yaşamdan söz ediyorlar. İnsan onuru da heteroseksüel olarak yaşamaktan ibaret. Ne kadar heteroseksüelsen o kadar onurlusun yani. Heteroseksist değerler bunu şart koşuyor çünkü. Yoksa insan haklarının insanlıkla falan alakası yok.
Daha eşcinselliğin ahlaksızlık, günah ve normal olmadığının dayatıldığı bir dünyada yaşamak ne kadar zavallıca bir şey? Benim içinde yaşadığım ama yok sayıldığım coğrafyanın Anayasa'sı nasıl bir Anayasa'dır söyler misiniz? Devlet denilen şey her vatandaşını korumakla mükellef değil midir? Anayasal haklarımın güvencesi için benim temsiliyetim gerekiyorsa, o zaman biraz insanca davranıp, barajları kaldırıp eşcinsellerin de temsil edilebileceği bir sisteme izin verin. Tabi herkes temsil edilirse vatan elden gider değil mi? Benim vatanım neresi söyler misiniz? Burası sadece heteroseksüel ve Müslüman coğrafyası mı? Ben onlardan değilsem ne olacak? Ölüyoruz ya, görmüyor musunuz?
Bu heteroseksist sistem öyle içselleştirilmiş, insanlar sömürülmeye öyle mahkum edilmişler ki, kendilerini tanıyamaz hale gelmişler. Kim olduklarını, ne isteyeceklerini bilmiyorlar. Eşcinseller, transseksüeller, lezbiyenler, biseksüeller dahi heteroseksist yaşamın doğruluğuna, kendileri olurlarsa dünyanın raydan çıkacağına inandırılmışlar. Kötü örnekleri göstererek şükredilmesi gereketiğini söylüyorlar. Eşcinsel veya transseskeül oldukları biliniyormuş, bari seks işçiliği yaptıkları öğrenilmemeliymiş. Yoksa iki metre daha öteye ötelenirlermiş veya aileleri duyarsa üzülürlermiş, yıkılırlarmış. Öldürülüyorsunuz, hatta yaşarken birer ölüye dönüşmüşsünüz, bir de sizi öldürenleri mi düşünüyorsunuz? Bundan daha ötesi ve ötekisi, kendinizden başkasını düşünecek bir haliniz var mı? İşte heteroseksizm insanları böyle çelişkili ve içinden çıkılamaz bir hale sokmuş, sokuyor da, sessiz kalınmaya devam edilirse sokmaya devam eder de! Hem eşcinselliğini yaşayacak, hem heteroseksizme inanacak, hem ölmek istemeyecek ama kendisini öldürenlere de üzüleceksin!. Çok zavallıca, çok trajikomik.
Gerçekten heteroseksizm ve bireyleri, LGBT'ler tanınınca dünyanın tersine döneceğine falan mı inanıyor? Bırakın artık bu yersiz korkuları. LGBT'lerin insanca yaşamak ve sevmekten başka hiçbir derdi yok. Gerçeklerle yüzleşmek ve gerçekleri kabul etmek barış ve huzuru getirecektir, hiç şüpheniz olmasın. Siz heteroseksist değerlerinize gene inanın ama bu eşitliğe engel teşkil etmemeli. Çünkü ayrımcılık ve bu yüzden insanların öldürülmesi insanlığa dair değildir, kimseye de yakışmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder