Gerçek anlamda tanışıncaya kadar uluslararası anlamda pop müzik benim için, TRT'de maç aralarında izlediğim Olivia Newton John'dan "Physical", Dolly Dots'dan "Leila" ve Boney M. den dinlediğim "One Way Ticket"dan oluşan "Dış kaynaklı Müzik"ti.
Liseye başladığım yıl, ilk reklamlarda duyduğum "Billie Jean" şarkısını söyleyen ve Gong müzik dergisinin arka sayfasını kaplayan fotoğrafıyla Michael Jackson ilk popstarımdı. Onu ilk gördüğümde uzaydan gelmiş bir yaratık gibi gelmişti bana. O yıllarda bile adını tam olarak koyamasam da, toplumsal cinsiyetin sınırlarını bayağı aşmıştı. Çünkü hemen akabinde tanıdıklarımdan olan Boy George Avrupa'da bile cinsel yönelim konusunda çığır açmış ve büyük bir etki yaratmıştı gazete ve dergilerden okuduğuma göre. Daha önceleri "Elton John" diye birinin konserinde poposuna 4 yazıp gösterdiğine şahit olmuştum ama çocukluğumda Elton John'un kim olduğunu bilmiyordum ki. Bürün eşcinseller gibi "Ben Gay'im" diyen bir Zeki Müren'i biliyordum farklılık olarak.
Konumuz 80'li yılardaki pop müziğe cinsel yönelim açısından bakış da değil gerçi. Konumuz, 40'lı yaşlarımın ilk çeyreğinde günümüzde artık müzikal açıdan beni tatmin etmese de, ama özgürlük savaşçısı olarak hala çok sevdiğim ilk göz ağrım, ilk starım Madonna. Nereden çıktı diyebilirsiniz yeni albümü çıkalı da bayağı olduğu için. Eskisi gibi albümler çıktıktan sonra iki-üç yıl, yenisi çıkıncaya kadar gündemde kalmıyor artık. Eskiden albüm çıktıktan sonra, o albümden 5-6 45'lik piyasaya sürülür ve yeni albüm çıkıncaya kadar sanatçıyı gündemde tutardı. 45'lik listesi denilen bir şey vardı ve o albümün en güzel şarkısı dahi olsa, 45'lik olarak piyasaya verilmedikten sonra ne listeye girebilirdi, ne de gündem oluştururdu ama bizim ülkemizde o yıllarda 45'lik plak diye bir şey kalmadığı için, biz acelecilik yapar ve albümün bize en yakın şarkısını hemen hit yapardık. Zaten şarkı listemiz de piyasanın ilgisine göre hazırlanırdı. O liste de "Blue Jean" dergisinin "Top 40"ıydı. Tabi ki 80'lerde Türkçe Pop Müzik kepenk indirip kapanıncaya kadar Hey Dergisi de ülkemizdeki yabancı müzik piyasasının nabzını elinde tuttu. Blue Jean dergisi onun sonu oldu.
Madonna'ya geri dönersek, işte bugün büyük kısmı eksik olan Madonna albümlerinin orjinallerine sahip oldum. Sanki bu albümlere sahip olunca tamamlandım. Dinleyecek miyim, hayır. Ama "Madonna" demek benim için çok şey demek. Şimdilerde müzik demek değil ama "özgürlük" demek bile onu sevmek için en önemli sebep sayılmaz mı?
Bazıları, yani onun fanatikleri, günümüzde onun müziğini dinlememeyi hakaret olarak algılayabiliyor ama insanın olgunlaştıkça duyarlılığına paralel olarak müzik algısı da değişebiliyor. Çocukken kaldıramadığın müzikler bile hafif gelip yeni arayışlara yönelebiliyorsan müzik eğlence aracı olmaktan çıkıp, müzikten beklentilerin farklılaştıkça. Ne beklediğimi soranlara söyleyebileceğim tek şey, lafı uzatmadan "duygu ve duyarlılık" diyebilirim. Herkesin duygu ve duyarlılığı da farklı olacağı için, kimin kimden ne beklediği de göreceli olacaktır dolayısıyla ama bu yazı benim yazım ve benim düşüncelerimin ifadesi, ifade özgürlüğü doğrultusunda.
Günümüz Madonna fanatikleri acaba Madonna'yı ne zamandan beri tanıyorlar, tam anlamıyla hatmedebilmişler mi de, onu müzikal anlamda eleştirilere katlanamıyorlar. Madonna'nın liste başarısıyla günümüzde yaptığı müziği göklere çıkaranlar, listelere bu kadar hızlı girip de bu kadar hızlı düşen bir albümün daha olmadığını biliyorlar mı? Eskiden bir albüm listeye girdikten sonra yıllarca ilk sıralarda kalabilirdi. Buna örnek olarak ülkemiz de dahil, o yıllardan Dire Straits'in "Brother In Arms" albümünü verebilirim. Hey dergisinin listelerinde bile üç yıl kalmıştı yanlış hatırlamıyorsam. Bu, o yıllarda sanatçı ve albüm sayısının azlığını değil, sanatçı ve albümün kalitesini gösterir.
Madonna'ya da bir türlü tam anlamıyla geçemedik nedense. İşte ben Madonna'yı ilk albümünü çıkardığı "Holiday" günlerinden beri takip ediyorum. İlk fotoğrafını TV'de 7 dergisinin müzik sayfalarında görmüştüm. Gene o yıllarda sabah kadın programlarında yabancı pop müzik olarak "Like a Virgin"la tanışmıştım ikinci albümünden. Yıl sonu değerlendirmesinde 1984 müydü, 85 miydi tam hatırlamıyorum, ilk on şarkı arasında yer almıştı. George Michael "Careless Whisper"la bir numaraydı. O yıllar benim müzik listeleri hastalığına iflah olmaz şekilde tutulduğum yıllardı. Aynı albümden "Material Girl" daha mı sükse yapmıştı ne? Bu albüm 6 tane 45'liği listelere göndermişti ve "Into the Groove"la beraber üç tane 1 numara çıkarmıştı.
Ama Madonna o yıllarda benim gözümde Cyndi Lauper'den daha star değildi. Tina Turner ve "What's Love Got to Do with It" vardı öncesinde. Ne zaman "True Blue" albümünü çıkardı, herkes yönünü ona döndü, Dünya da başka türlü dönmeye başladı. Bu albüm ve 45'liklerinin liste başarısını anlatmaya bile gerek yok. Çünkü hepsi zirve yaptı. "Live to Tell" den sonra çıkan "Papa Don't Preach", girişteki yaylılarla beni darmadağın ediyordu her dinlediğimde. Ülkemizdeyse "La Isla Bonita" 45'lik olarak piyasaya sürülmeyi beklemeden tüm zamanların en büyük hiti olmuştu ve hala en büyük hitidir. Ülkemizde geniş kitleler tarafından "La Isla Bonita" kadar sevilen başka bir yabancı şarkı da olmamıştır zaten. Ben albüme ismini veren şarkıyı da çok sevmiştim.
"Like a Prayer" albümüyle de dünyanın en büyük starı haline gelmiş, klipteki çarmıha gerilme sahnesiyle de dini çevrelerin tepkisini çekmiştir ama bu albümün benim için ne yazık ki çok büyük bir önemi yoktur. Arada yaptığı film müziği albümünden "Vogue" şarkısını da dünyada çok sevilmesine rağmen, o yıllarda tam anlamıyla keşfedememiştim ve hala da öyle çok ayılıp-bayılmam.
"Erotica", "Like a Prayer"dan sonra fiyasko gibi bir şey oldu sanırım. "Deper and Deeper" biraz dişe dokunur bir şarkıydı.
"Bed Time Stories" çok büyük liste başarıları olmamasına rağmen, benim baştan sona severek dinlediğim albümlerinden biriydi. "Secret" ve "Take a Bow" listelerin zirvesine çıkabilen şarkılarıydı albümün.
"Ray of Light"ı da yerlere göklere koyamadı eleştirmenler ve neredeyse dünyanın bütün ülkesinde bir numara oldu albüm. Bu albümün anlamı benim için sadece Stereo MC's düzenlemesi sayesinde "Frozen "single"ıydı ve sadece Madonna'nın değil, benim için tüm zamanların en güzel düzenlemesi diyebilirim bu şarkının düzenlemesine ve benim en sevdiğim Madonna şarkısıdır.
"Music" albümüyle Madonna benim artık sadece televizyonda klibiyle karşılaşırsam, radyoda şarkısını duyarsam uzaktan takip ettiğim birisiydi. Kulağıma "Muusiiicc" sesi geliyordu artık sadece. "American Life" albümünün bendeki etkisinin de "Music"ten bir farkı yoktu. Bu albümler kötü demiyorum. Sonraki yıllarda dinlediğimde fena albümler olmadığını anladım ama o yıllardaki bendeki Madonna etkisinden bahsediyorum. "American Life"ta da "Hollywood" diyordu Madonna ama o kadar.
Bu iki albümden sonra "Confessions On a Dance Floor" Madonna'nın geri dönüşü, dirilişi gibiydi. Bir numara olmadığı ülke yoktu sanırım ama benim müzik anlayışıma göre buradan da 1 numaralık bir şey yoktu. Tamam dinledik "Hung Up", "Jump" ve "Sorry" i ama orada kaldılar.
"Hard Candy" o dönem bana göre en iyi Madonna albümüydü. Özellikle "Miles Away"in orjinal ve versiyonlarını bayılmıştım. Bana göre dolu-dolu Madonna'ydı özellikle bu şarkıda. "Spanish Lesson"ı da çok sevmiştim. "She's Not Me" de güzeldi. "Give It 2 Me" zaten hit olmuştu. "Dance 2night", "Heartbeat"... sevmiştim ben bu albümü. Ve çıkar-çıkmaz aldığım ilk Madonna albümüydü.
Ve Madonna artık DNA'larımızda yer alsa da, "MDNA" albümü de Madonna severler tarafından baş tacı edilse de, bir numaraya çıkarak Madonna'ya liste başarısı getirmiş gibi görünse de, listelere bu kadar hızlı girip de bu kadar hızlı düşen ilk albüm ünvanıyla rekor da kırmıştır. Müzik anlayışı değişse de, Madonna müziği yaşıyla beraber olgunlaşmak yerine sanki yaş kompleksine girmiş ve yeni yetme çocukların hulahop çevirmeye çalışması gibi benim için. Sadece görsellikten ibaret ama hayatımda izlediğim en güzel kliplerden birini yapmıştı "Girl Gone Wild"le. Albüm bu kadar güzel de, neden şarkılar tutmuyor peki? Madonna uçlardaki çizgisiyle özgürlük timsali olarak DNA'larımızda yer alan Madonna'dır ama son albüm MDNA değil. Başkaları Madonna'ya ne anlam yüklerse yüklesin ama benim için çok da müzik değil.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder