20 Ağustos 2014 Çarşamba

Filenin sultanları dünyanın en iyi takımı Brezilya'yı devirdi


Bir voleybolsever olarak izlerken elimin-ayağımın canının kesildiği, kanımın donduğu az maç vardır. Dünya Gran Prix turnuvasında Türkiye-Brezilya maçının beşinci setinin son anlarında resmen heyecandan bayılacaktım. Aslında finallere hiç maç kaybetmeyerek gelen dünyanın bir numaralı takımına karşı maçı kazanmak adına çok büyük beklentim yoktu. İki seti kazanarak puan çıkarmamız bile mucize sayılabilirdi. Ama ilk iki sette Filnin Sultanları'nın sert oyununu görünce, "tamam, bu maçı 3-0 alırız" dedim. Öyle gibi de gözüküyordu. Çünkü 12-6 öndeydik. Ama ne olduysa, eski Fenerbahçe teknik direktörü olan Brezilya Milli Takım antrenörü Ze Roberto'nun oyuncu değişikliğine gitmesiyle Brezilya rüzgarı arkasına aldı ve durdurulamadı. Gabi ve özellikle Tandara maça 3. sette oyuna dahil olan bir oyuncu olarak 20 sayıyla maçı aldı götürdü. Ama Gözde de onun smaçlarına aynı sertlikle cevap verince 5. seti 15-12, maçı da 3-2 kazanmayı başardık.

Maçın önemli kırılma noktalarına gelirsek... Sanırım 23-21 gerideyken 23-23'te beraberliği yakalayıp oyuna sonradan dahil olarak maçlarının kaderini değiştiren Güldeniz, bir ace'lik bir de karşı tarafın dengesini bozan servisiyle 2. seti kazanmamızı sağladı. İki sayı diyip geçmeyin. En az iki sayı farkla kazanılıyor setler çünkü. Sen 23. sayıya kadar önde gitsen de, 2 sayı farkla seti tamamlayamadıktan sonra neye yarar. Zaten 3. sette gördük ne demek istediğimi; 12-6 öndeydik Brezilya'ya karşı ve kesin 3-0 maçı aldık demiştim... Maça aynı tempoyla devam edemedik, özellikle 3. setten itibaren top öldüremedik ve sonuca gidemedik. Kırılma noktası yaşayabileceğimiz bir an daha vardı 4. sette takımımız adına. Ze Roberto'nun yaptığı gibi oyuncu değişikliği yaparak Yeliz Başa'nın oyuna dahil edilmesi... Üst üste 3 blok yaptı kız ve sayıları eşitledik Brezilya ile ama devamını getiremedik hücum yüzdemiz düşük kalınca.

5. set olan tie-break setinde, setin sonuna kadar öndeydik ama. Bir sayı geriden takip etseler de onların önümüze geçmelerine izin vermedik. 10. sayıdan sonra Tandara ve Gabi'nin smaçlarına Gözde'yle cevap verdik, Neriman'ın iki smacıyla da maçı bitirdik. Şunu da belirtmekte fayda var. Maçlarda aklınla oynamak da etkili olsa da, işi bitiren her zaman topu öldüren sert smaçlar oluyor. Bir de ilk iki setteki bloklarımızı sergileyemediğimiz gibi, Brezilya'nın 3. ve 4. setleri almasını sağlayan da onların blokları oldu. Mucize gibi bloklar yaparak bizim blokları neredeyse 3'e katladılar.

Gelelim Naz'a... Naz dünyanın en iyi pasörüdür tartışmasız. Çünkü o sadece bir pasör değildir. Smaç dışında her şeyi yapabilen komple bir oyuncudur. Diğer oyuncular gibi sayı üretebilmektedir bloklarıyla ve bu maçta da gördüğümüz gibi topa akıl dolu dokunuşlarıyla... Ve onu başarıya götüren masum yüzünün arkasındaki inatçılığı aslında. Arkadaşlarının sayı alması için yaptığı inatçılığı takımı hem motive ediyor, hem de hırslandırarak sonuca götürüyor. Gözde ve Neriman'a söyleyecek hiçbir şey bulamıyorum. Şu anda dünyanın en iyi iki 4 numara smaçörü onlar. Neriman'ın gücünü zaten bütün dünya biliyor da, bu turnuvada Gözde benim hücrelerime bile nüfuz etti canla başla oynayarak. 23 sayı üreterek neredeyse bir seti almış bu maçta. Aynı şekilde Neriman da 21 sayı üretmiş.

Evet, Kübra bugün biraz durgundu, beklenilen performansı sergileyemedi bloklarda ama varlığıyla bile Brezilya'nın ortadan oyununu bozdu ve onları köşelere mahkum etti. Çünkü Breziyla sadece Thaisa'yla bile ortadan 20 sayı üreten bir takımdı. Skorer Thaisa, Kübra yüzünden sahalara gömüldü. Servisleri her zamanki gibi muhteşemdi Kübra'nın ama. Diğer orta oyuncumuz Bahar belki de hayatının en iyi maçını çıkardı 14 sayı ile oynayarak. Aslında herkes görevini layığıyla yaptı. Mucize kurtarışları ve defanslarıyla kraliçeydi Gizem gene. Meliha servisleriyle ve defansıyla göz doldurdu. Bu maçta pasör olarak fazla oynamasa da takımımızı finallere yükselten Asuman'a da teşekkürler. Bir teşekkür de Barbolini'ye. Bize sabretmeyi öğretti; sabrettik ve başarıyı gördük.

Brezilya oyunda heyecanını ve neşesini kaybetmeyen bir takımdır. İlk defa suratları düştü bizim takımımız karşısında. Filenin Sultanları bundan sonra maç kazanamasa da dünyanın en iyi takımını alt ettiler ya, bana göre dünyanın en iyi takımıdır ve de gönlümün şampiyonudur. Bir kere Brezilya, bir takımda 16 oyuncu varsa, 16'sı da star oyuncu barındıran bir takımdır. Birbirinin yedeği değildir oyuncular. Türkiye maçında oyuna sonradan dahil olan Gabi ve Tandara takımda herkesin eşit güçte olduğunu gösterdi. Herkesin eşit olması, oyuncu değişikliğiyle güçten hiç düşmemesini sağlıyor takımın. Ama sonuçta 6 oyuncu mücadele ediyor sahada ve maçı çok isteyen ve çabalayan kazanıyor.

Daha önceki yazılarımda dediğim gibi biz pasör çaprazsız oynuyoruz şu anda. Neslihan ve Polen, en azından genç oyuncu Gözde Yılmaz olsaydı veya Seda sakat olmasaydı işin seyri çok değişebilirdi. Çünkü karşı takım yanlardan sadece 4 numaradan hücum edileceğini biliyor ve iyi blok tutuyor pasör çaprazsız olduğumuz için. Oysa Brezilya'nın her mevkide güçlü oyuncusu olduğu için, bloklarımız topun nereden geleceğini bilemediği için çaresiz kaldı. Unutmadan Güldeniz'i de dünyanın en iyi manşetçisi ve defansörü ilan ediyorum. Esra, Gözde, Neriman ve Natalia Hanikoğlu'ndan sonra gelmiş geçmiş en iyi 4 numaramız da O.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder