28 Ocak 2014 Salı

Çok mutsuzum ve insanları çok fazla sevmiyorum!


Hayata genellikle pozitif bakmaya çalışırım çok takıntılı bir olmama rağmen. Yaşamak istiyorsan, olumsuzlukların da sürecin bir parçası olduğunu kabul edip yola devam ediyorsun, etmek zorunda kalıyorsun. Alışıyorsun, kabul ediyorsun da başına gelen kötü şeylere-insanın kötü zannettiği ama doğaya göre olasılıklar dahilinde olan durumlara. İnsanın yapısına ters gelen her şey canını acıtıyor ama canlı kayıpları çok daha mutsuz ediyor insanı. Hani insan bütün olumsuzluklara rağmen hayata iyimser bakar yüreğinin taş kesmemesi, içindeki sevginin nefrete dönüşmemesi için ama bazen "yeter artık" diyorsun, "bu kadarı da fazla artık" diyorsun, "bu hayatın benimle ne alıp veremediği var" diyorsun ve isyan ediyorsun. İşte o zaman hayatı kaldıramayıp kafayı yiyenleri anlayabiliyorum.

Üzgünüm ama ben hayvanları insanlardan daha çok seviyorum. Çünkü onlardan kötülük görmediğim gibi, hayatı onlarla paylaşınca pozitif enerji alıp çok mutlu oluyorum. Onlar sevgisini çıkarsızca paylaşıyorlar. Biz onları iyi anlayamasak da onlar bizi çok iyi anlıyorlar. Yük olmadan hayatımıza güzellikler katıyorlar. Fedakarlığı öğretiyorlar, sevmeyi öğretiyorlar, sabrı öğretiyorlar, insana insanlığı öğretiyorlar kısaca.

Evet bugün benim de hayata kızgınlığım var, öfkem var, kırgınlığım var. Denge denilen şey böyle olmamalı. Biliyorum hayatın bir suçu yok, dengeyi bozanlar gene insanlar ama kimden çıkartabilirim ki acımı... Çok sevdiğim bir kedimi daha kaybettim. Sabahtan beri yok. Daha akşam sevişmiş, fotoğrafımızı çekmiştim. Face'te paylaşıp "birbirimizi çok seviyoruz" demiştim. Hiç aklımın ucundan bile geçmemişti ayrılacağımız.

Gerçekten ne oluyor bu kedilere. Artık trafik canavarı veya birilerinin zehirlemesinden de öte, birilerinin kedilerimi kaçırdığına da inanmaya başladım. Veya resmi kişiler sokaklardan kedileri falan topluyor olabilirler mi? Benim kedilerim zaten insan canlısı oldukları için korku nedir bilmezler ki. Kim gel derse giderler. Acaba kedi sever birileri falan görüp götürmüş olabilir mi? Nasıl sevgiyse.

Kendimi suçlu hissediyorum. Bu gece birlikte uyumamıştık. Salonda kalmışlardı. Yanımda olsaydı belki gitmezdi. Ama dışarıdan bir zarar görmese zaten gelirdi ki. Ne kadar uzağa gidebilir ki hem. Hala döneceğini umut ediyorum ama. Bu sefer konduramıyorum bu kedimin başına bir şey gelmesini. Çünkü hiç hak etmiyor. Çok sevecen, çok insancıl-dı benim küçük kaplanım.

Bir yılda altı kedi oldu giden. Birisi zehirlenerek eve döndü, diğerleri dönmedi. Gerçekten anlayamıyorum. Yalnız bu kedilerin ahının, onlara zarar verenlere hiç de iyi gelmeyeceğini biliyorum. Şunun da altını çizeyim; Hayvan hassasiyeti olmayanda ne sevgi, ne de vicdan olduğuna inanıyorum, inanmam da. Kimse beni bu konuda kandıramaz. Ancak kendilerini kandırabilirler "ben sevgi doluyum..." diye.

Şu anda üç kedim daha var. "Onlar da giderse acı çekmemek adına hayatımı bundan sonra kedilerle paylaşmayacağım" diyorum ama ne olacak küsünce hayata, ne olacak sevgimi masum canlılardan esirgeyince? Bilmiyorum beni anlayabiliyor musunuz? Ben insan kaybetmenin ne demek olduğunu anlayabiliyorum. Babam dahil bir çok yakınımı kaybettim. Hiçbirisi hayvanları kaybetmek kadar canımı yakmadı. Bu insanları sevmemek değil, sevgimi bencilce kullanmamakla alakalı. İnsanın içinde gerçek sevgi varsa, herkesi, her şeyi ayırt etmeksizin sever. Benimki de öyle bir şey işte. Ve sevdiğim şeyler insanlar yüzünden zarar gördükleri için de, insanları diğer şeylere göre daha az seviyorum.

Neyi düşündükçe içim acıyor biliyor musunuz? Kedilerimin başına ne geldiğini düşündükçe. Acaba canları yanarak mı başlarına bir şey geldi, şu anda yaşıyorlar da bana gelmek mi istiyorlar...? Çünkü onlar bensiz yapamazlar. Onları çok severek, onlara kötülük yapıyorum sanırım. Hayatın kötü olduğunu benim yüzümden öğrenemiyorlar. İnsanlar hayvanları hiç anlamaya çalışmıyorlar. İnsanları sevmemi beklemesin kimse benden. Bugün böyle bir moddayım işte ne yazık ki.

2 yorum:

  1. geçmiş olsun. umarım sağ-salim döner. ben de hayvanları çok seviyorum ve insanların onara yaptıklarını okudukça ve şahit oldukça dehşete düşüyorum. geçen gün arabanın arka tamponuna köpeği bağlayıp koşturan kişiye hayvan desem hayvana hakaret olur. empati gerek bize. onların da canının yanacağını unutmamalı insanoğlu

    YanıtlaSil