28 Şubat 2015 Cumartesi

Martha'ya mektup


Sevgili Marta, sevgili arkadaşım...
"Üzülme" demek çok anlamsız biliyorum...
Çünkü acıları yaşayan sensin ve mülteci olmadığım için senin acılarını çok hissedemem ama acının ne demek olduğunu bilirim. Çünkü herkes bir şekilde acı yaşıyor.
Farklı koşullarda da olsa ortak bir acımız var sonuçta homofobi gibi, transfobi gibi...
Her şeye rağmen gene de yaşamak istiyorsak, hayata pozitif bakmalıyız, umudumuzu yitirmemeliyiz.
Göz yaşlarımız sadece biz rahatlatan terapi olmalı; gözyaşlarımızda boğulmamak için.
Bir yola çıktın ve o yolculuktan mümkün olduğu kadar keyif almaya çalış, küçük de olsa güzel şeyler yakalamaya çalış; nefes alabiliyorsun, görebiliyorsun, konuşabiliyorsun, yürüyebiliyorsun... Biliyorum bu teselliler de saçma gelecek ama yaşamak isityorsan mutlu olmaya çalışmalısın...
Geçenlerde arkadaşım bana elmalı kurabiye getirmiş; sanki dünyanın en büyük hediyesini almış kadar mutlu oldum.
45 yaşında yüzmeyi öğrendim; sanki olimpiyat madalyası kazanmış kadar mutlu oldum.
Her gün müzik dinleyerek damarlarımdaki kan daha sağlıklı dolaşıyor.
Hayatı kedilerle paylaşıyorum ve kendimi yalnız hissetmiyorum hiç.
Şunu öğrendim; hayatta hedef mutluluk olmamalı; çünkü öyle bir şey yok; mutluluk yolda giderken güzellikleri yakalamak. Sen de mümkün olduğu kadar mutlulukları yakalamaya çalış.
Belki İran'da kalmak isterdin; ben de hiç ülkemi terketmek istemem ama belki böyle olması senin için daha iyidir. İran'da LGBTİ'lere özgürlük olsa bile belki senin İran'da yaşamaman gerekiyor olabilir.
Artık çıkmışsın yola. Bundan sonra üzülmek yerine, hayattan keyif almaya çalışarak yaşa.
Biz mülteci değiliz ama bizi üzen şeyler de oluyor.
Hayat olumlu bakmaktan başka çaremiz yok belki de üzülmemek için. Çünkü hayat hem acı, hem tatlı.
Yaşamak evrenin bir hediyesi ve onun kıymetini bil.
Seni seviyorum....



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder