21 Haziran 2014 Cumartesi

Eşcinsellerin açılmaktan başka seçenekleri yok


Yazılarımla ilgili mail'ler alıyorum zaman zaman. "Onur Yürüyüşü'ne sokağımızdan başlamalıyız" yazımla ilgili olarak da çok uzak diyarlardan, Amerika'dan bir mail aldım. Mektubu nereden aldığımı belirtmemin sebebi, ülkemizin eşcinsellik konusunda uzaktan nasıl görüldüğünü ifade etmek için.

Mektupta diyor ki:

"Ben New Yorkluyum. Hobi olarak Türkçe öğrenmeye çalışan Türkseverim  ve burada başkalarına gey erkek olarak açılmak nispeten kolay bugünlerde. Onun için eşcinselliğimi saklamak için mazeretim yok. Türkiye'de ise bildiğim kadarıyla koşullar oldukça farklı; okuyup duyduklarıma göre birçok LGBT birey, ailelerine açılarak hayatlarını kaybetmeyi göze alıyormuşlar, aileleri tarafından öldürülebilirmişler. Nitekim bir keresinde tanıştığım Türkiye'de seyahat etmiş olan kadının, böylece hayatını kaybetmiş olan bir gey gencin arkadaşlarıyla sohbet etmişliği varmış. Belki böyle raporlar abartılı... Ben bilmiyorum... ama durum öyleyse, açılmak isteyip da kendilerini ölümcül tehlikeye atmak istemeyen LGBT bireylere nasıl bir çözüm yolu tavsiye edersiniz acaba? Bana öyle geliyor ki Türkiye'de açılmak, büyük cesaret gerektiriyor; Türkiye'de eşcinsel olarak açılanlara hayranım."

Önce şunu netleştirmek gerek. Türkiye'de homofobi var, hatta insanlarımızın en nefret ettiği, nefret etmese bile en istemediği kişiler eşcinseller. Çünkü araştırma sonuçları bunu gösteriyor. Yalnız gözden kaçırılan bir gerçek var. Türkiye'deki kültürel farklılıklardan dolayı eşcinselliğe bakış açısı bölgesel farklılıklar gösterebiliyor ve homofobi de farklı şiddette gösteriyor kendini. Örneğin Doğu'ya gidildikçe homofobi cinayet boyutunda kendini gösterirken, Batı'da eşcinsellik karşıtlığı olsa bile homofobi şiddet boyutunda bile göstermeyebiliyor kendini. Batı'da nefret cinayetleri işleniyor ama bu, Batı'ya taşınmış Doğu kültürünün kendini göstermesiyle gerçekleşiyor. Mesela ben yaşadığım şehirde çok şiddete maruz kaldım eşcinselliğimden dolayı ama bu, burada doğmuş-büyümüş olanların bir homofobisi değil, daha kapalı-muhafazakar kültürlerden buraya gelmiş kişiler tarafından sergilenen bir homofobiydi.

Yaşadığım şehirde aileler çocuklarına eşcinselliklerinden dolayı ne şiddet uyguluyorlar, ne de onları dışlıyorlar. Hatta çocuklarnı homofobiye karşı koruma derdindeler, onları eğer transseksüellerse hissettikleri cinsiyet kimliklerine kavuşturma çabası içersindeler. En fazla eşcinsellikle yüzleşilmek istenmiyor. Mesela LGBT'ler hayatlarını yaşıyorlar ama bu aileler tarafından bilmezlikten geliniyor. Çünkü, sonuçta birbirinden farklı kültürlerden oluşsak da, aynı ülkede yaşıyoruz ve eşcişnselliğe negatif bakış açısı, eşcinselliğe karşı sert olmayan kültürlere de yansıyor. Çünkü eşcinsellik kötü denilirken, toplumun içersinde eşcinselliği desteklemek çocuğun olsa dahi o kadar kolay olmayabiliyor. Açık açık destekleyen ailelere yok mu; var ama bunlar çok değil.

Yalnız şuna inanıyorum. Batı'da hoşgörü seviyesinin yüksek olduğu kültürlerde, yasalar ve yönetimlerin sıcak yaklaşımıyla eşcinsellik çok hızlı ve rahat bir şekilde kabul edilebilir. Benim yaşadığım şehir çok büyük bir şehir değil ama bir kaç defa yapılan eşcinsellikle ilgili etkinliğe katılan LGBT ailelerinin eşcinselliğe, transseksüelliğe karşı yaklaşımları hiç kötü değildi. Hatta bu tür etkinliklerin, onların eşcinselliğe, transseksüelliğe bakış açılarına olumlu bir şekilde ivme kazandırdığına şahit oldum. İşte o yüzden ben her şeye rağmen açılınması taraftarıyım.

Bir çok LGBT'de, ülkenin geneline bakarak "benim ailem kabul etmez" diye bir önyargı var. Oysa hiçbir şey denenmeden bilinemez. Belki de ailelerimiz bizden bir adım bekliyorlar bizleri; eşcinselleri, transeksüelleri kabul etmek için. Biz bile kendimizle yüzleşip açılmakta zorlanırken, ailelerimizin bize doğru kendiliğinden bir adım atmalarını beklemek doğru değil. Heteroseksist bir dünyada ilk adımı eşcinsellerin atmasından başka bir seçenek yok. Heteroseksist dünya, eşcinseller talep etmedikçe eşcinselliği kabul etmez. Kabul edecek olsaydı, şimdiye kadar kabul ederdi.

O yüzden ben, eşcinsellerin her şeye rağmen, homofobinin şiddetine, cinayetine rağmen açılması taraftarıyım. Çünkü LGBT'ler susunca, homofobi kendini haklı görerek daha bir güç kazanıyor, LGBT'lere daha bir acımasızca saldırıyor. Biz kimliğimize sahip çıkarak, en azından bazılarının, ailelerimizin yanımızda olmasını sağlayabiliriz. Denemekten başka çaremiz yok. Ayrıca ben eşcinselliğiyle barışmış, eşcinselliğine sahip çıkmış, eşcinsel hakları için mücadele eden açık eşcinsellerin başına, kapalı eşcinsellerden daha fazla bir şey geldiğini görmedim. Genellikle eşcinselliğinden utanan ve korkan eşcinseller kurban oluyorlar.

Homofobiyi alt etmenin tek yolu, homofobiden korkmamaktır. Ülkemizde hala homofobi varsa, bunun sebebi bizden önceki eşcinsellerin açık olup homofobiyle mücadele etmemesindendir. Bizim kuşak eşcinsellerin işi şansa bırakmaması gerekiyor artık geçmişten ders alarak. Ama ne yazık ki homofobi dışarıdan çok kendi içimizde olduğu için de homofobiye karşı mücadelede başarılı olmamız çok zor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder