29 Ocak 2018 Pazartesi
Doğu eşcinselliğinin beklentileri, Batı eşcinsel özgürlüğünün neresine denk düşüyor?
Tanışma noktaları "Gay" arkadaşlık sitesi olan ve kendini kadın olarak tanımlayan, trans kadın olarak telaffuz edilen eşcinselin şehrinden geçecekti yolu, kendini erkek olarak tanımlayan gizli eşcinsel tır şoförünün. Profillerinde kendilerini alfaebin ilk ve 20. harfleriyle tanımlıyorlardı. Tahmin ettiğiniz üzere trans olan A, eRkek olan kamyon şoförüydü. Oysa ikisi de eşcinseldi; ne önemi vardı hangi harften olduklarının. Amaçları erkek bedenlerinin hazzını yaşamak değil miydi?. Sen kendini nasıl tanımlarsan tanımla ve ister doğru bul ister yanlış, erkek bedeninde erkek arzulayan biyolojilerdiniz. Heteroseksizm öyle içselleştiriliyor ki, insanlar yanlış yaratıldıklarına inanabiliyor, doğalarından nefret edebiliyor ve kendilerini cinisyetçi sistemin rolleriyle ifade edebiliyorlardı. Doğalarına uygun şekilde-hiçbir bedensel değişime uğramadan ifade edebilirler kendilerini ama buna cesaretleri yok ne yazık ki. Dolayısıyla kendilerini ve birbirilerini de kandırarak, en çok da toplumu kandırdıklarını zannederek cinsel varoluşa yöneliyorlar. Bu da bir kendini gerçekleştirmedir ve buna kimsenin itiraz etme hakkı olamaz alan razı, veren razıysa ve bu samimiyetsizlikten rahatsız olan yoksa. Heteroseksizm erkeklik ve kadınlık üzerine kurgulandığı için, tabiki de özgüvensizlerin kendilerini gerçekleştirecekleri tek doğru yol, bu samimiyetsizlik oluyor. Mastürbasyon niyetine sevişiliyor işte duygusuzca erkeklik ve kadınlık kılıfları giyilerek, maskeleri takılarak! Şekil A ve P, şekil travesti ve eRRkek! Ama bir yerde patlak veriyor bu samimiyetsizlik. Kamyon şoförü ve travesti buluşuyorlar ama travesti bir de ne görsün; sakallı-bıyıklı, kendini erkek olarak tanıtan kişi jartiyerli ve P çıkıyor. Şoklardan şok beğeniyor travesti. Nasıl yapılabilirdi bu sahtekarlık ona. O bir kadındı ve bir erkek nasıl böyle erkekliğe yakışmayacak şekilde çıkabilirdi karşısına (kendini neraya, nasıl yakıştırıyorsa?!), onu nasıl erkeğim diye kandırabilirdi. Tanrı'nın ne alıp veremediği vardı da hem erkek bedeninde kadın yaratarak cezalandırıyordu onu, hem de karşısına böyle kadın kılıklı erkekleri çıkartıyordu? O ruhunu doğru kalıba yerleştirmek için çabalıyordu ama gene de karşısına adam gibi adam, yani heteroseksüel erkek çıkmıyordu. KİMBİLİR, BELKİ DE DOĞA TRAVESTİLERİ BU ŞEKİLDE CEZALANDIRIYORDUR DOĞALARINA İHANET ETTİKLERİ İÇİN. Kamyon şoförü neden duygularını, içindeki kadını dışarıya vurmuştu peki? Çünkü içindeki kadınlığı onunla gerçekleştirmek istemişti. Çünkü tanışma sitesinde gördüğü profil kendisine benziyordu.Yani travesti konumundaki kişi kendisini ne kadar kadın olarak ifade etse de, kamyoncu onu erkek gibi görmüştü. Yani travesti, kadınsı duygularını gerçekleştirmek isteyen erkek bir görüntü arzediyordu ne kadar kadın kılığında bir profile sahip olsa da. Gizli eşcinsel yanlış bir şey yaptığına inanmıyordu. Kendini farklı görmemişti gay sitesinden tanıştığı kişiden. Sonuçta ikisi de aynı duygulara, aynı arzu ve isteklere sahiptiler ki, eşcinsellik sistesine üyeydiler. Bütün gay ve travesti buluşmalarında kılıklar, roller farklı olsa da, amaç aynıydı ama toplumsal cinisyetin kuralı, herkesin rolüne göre davranmasıydı. Bu bir homofobiydi kişilerin kendi kabuklarını beğenmemelerinden dolayı. Ve toplumsal homofobiye cesaret veriyorlardı gerçeklerin arkasında durmayarak. Eşcinsellik hakkındaki önyargıları pekiştiriyorlardı sağlam bir eşcinsel olarak durmayarak. Eşcinsellerin doğalarından kaçmaları tartışmasız bir şekilde kendi kendilerine yaşadıkları içsel bir homofobidir dışarıdaki homofobiyi de besleyen, büyüten, pekiştiren.
Türkiye'ye eşcinsel hakları gelir miydi? Hayır gelmezdi. Çünkü daha eşcnseller eşcinsellikleiryle barışamamışlardı. Kendisine-doğasına inanmayan neyin mücadelesini verecekti ki? Herkes kaçış içindeydi eşcinsellikten. Kİm kurtaracak peki eşcinselliği. Bakıyoruz eşcinsellere... Hak bazında değil, cinsel bazda bir eşcinsellik gerçekleştirme sevdasındalar. Arkadaşım diyor ki, hiç mi umut yok. Gerçekten yok. Türkiye'de kaç tane eşcinsel vardır ki açık kimliğiyle hayat süren ve de bunu politikleştiren; bir elin parmakları kadar bile yok.
Hep kaçış içinde eşcinseller; kimliklerinden ve doğdukları topraklardan sığınmacı olarak. Oysa varacakları hiçbir yer yok doğalarıyla barışmadıkları ve kendileirni oldukları gibi sevmedikleir sürece. İnsan kendini sevmez ise, dışarıdakiler onu sevilmeye layık görmezler ki. Eşcinsel kendine homofobikse, heteroseksist dünya neden onu desteklesin ki?
İranlı arkadaşa soruyoruz... İranlı eşcinsellerle Türkiye'deki eşcinseller arasında bir fark var mı eşcinselliğe bakış açısı ve kendilerini ifade olarak? Hayır, diyor. Tek fark; daha frapanlar, daha sokaktalar; o da baskıcı bir ortamdan daha özgür bir ortama geldikleri için. Peki Doğu eşcinsellerinin beklentilerini Batı özgürlüğü karşılayabilecek miydi? Kolay adapte olabilecekler miydi evrensel bir eşcinselliğe? Çünkü Doğu'da geleneksel, heteroseksist bir eşcinsellik anlayışı var, Batı'da cinsiyetsizliğe doğru yol almış, kişilerin kendilerini doğdukları şekilde ifade ettikleri bir eşcinsellik anlayışı var. Bu tezatlık elbette onların psikolojilerine de sirayet edecektir dışsal tepkimelerden dolayı. Demek istediğim, kişi kendi içinde kendini kabul etmedikten sonra, doğasını toplumsallıktan muhafaza edemediten sonra, daha farklı coğrafyalardaki özgürlükler onun özgürlük anlayışına denk düşmeyebilecektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder