Alex De Souza'nın verdiği son bir röportajı okudum; gene tüylerim diken diken oldu, gene gözlerim doldu. Alex diyor ki, "İnsanların beni neden bu kadar yücelttiğini bilmiyorum, bu bir gizem. Herkes nasıl işini yapıyorsa, ben de futbolumu oynadım.". Bunda anlaşılamayacak bir şey yok ki. Biz senin insanlığına bayılıyoruz Alex. Kendinin de dediğin gibi belki dünyanın en iyi futbolcusu olmayabilirsin. Ben de mesela futbolu sevmem ama seni seviyorum. Neden? Çünkü o maço kültürün içinde insanlık adına inci gibi ışıl ışıl parlıyorsun. Sen sadece futbol oynamıyorsun, yeşil sahalardan hayat dersi de veriyorsun. Biz Türkler duygusal insanlarız ve o kadar bilinçli bir toplum da olmayabiliriz, heykelinin dikilmesi de bir taraftar hayranlığı olarak düşünülebilir ama bu herkese yapılmadığına-heykeli dikilmediğine göre, bir farkın varmış demek ki. Seni bağrımıza bastık ama sen de kendini bizden biri gibi gördün. Bu karşılıklı bir aşktı. Belki son dönemlerinde Fenerbahçe'de tatsızlıklar yaşanmış olabilir ama Fenerbahçeliler seni hiçbir futbolcusunu sevmediği kadar sevdi ve ölünceye kadar sevecek. Çünkü dünyada bir tane Fenerbahçeli Alex var ve bir daha da olmayacak. Başkalarını bilemem ama Fenerbahçe'de futbolun sembolüsün sen benim için ve bunu hiçbir şey değiştiremez. Çünkü sporculuk sadece yetenek gerektirmez, insanlık da gerektirir. O da sen de fazlasıyla var. Belki sen bir daha Türkiye'ye gelmeyeceksin ama sen bizden, içimizden hiç gitmedin ki Türkiye'den gitmiş olasın. Gerçek aşk insanın içindedir; sen de hiç içimizden çıkmayacaksın, sana olan aşkımız da hiç bitmeyecek. Brezilya ile Türkiye arasındaki kilometreleri birleştiren kocaman bir sevgi var aramızda. Heykelinin dikilmesinin lafı bile olmaz; çünkü sen içimizde bir ilahsın; gerçek bir insansın. Sen insanlığa dair o kadar çok imza attın ki gönlümüze...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder