28 Kasım 2014 Cuma

Eşcinsellik ne tercihtir, ne de aykırılık


Radikal gazetesinin haberi: Cinsel TERCİHiyle olay yaratan AYKIRI sanatçı yoğun ilgiye dayanamadı ve Türkiye'ye geliyor. Cinsel tercih! Aykırı sanatçı!

RADİKAL gazetesi bile eşcinselliğin çay-kahve gibi bir tercih olduğunu iddia ediyorsa, sokaktaki vatandaş elbette eşcinselliği sapıklık olarak görecektir. Yani Tanrı'nın lütfu erkek kadın ilişkisini TERCİH etmek varken, insan sapık olmasa niye sapar değil mi "tek doğru" cinsel TERCİHten! Eşcinselliğe doğuştan gelen bir yönelim denmemesine takılmıyorum artık aslında; sadece RADİKAL gibi bir gazeteye gönderme yapmak istedim. Yoksa eşcinsellik tercih edilen bir şey olsa bile, tercih ederim kime ne. Ama herkes Halil Kandok değil ki cinsiyetçi bir dünyayı karşısına alarak özgürce, canının istediği gibi kimseyi iplemeden yaşayabilsin. Bu tür söylemler mağduriyet yaratıyor ve cinsel yönelimlerini, yani eşcinselliği savunmayı bırakın dile getiremeyecek insanlar var. Diyebiliriz ki, güvendiğimiz yazılı mecralar bile bizi içten içe vuruyor; her öldürülüşümüzde bize destek olanların bile bir şekilde parmağı var ne yazık ki. Sahi çok mu zor "tercih" yerine "yönelim" kelimesini kullanmak? Yoksa dediğim gibi göstermelik bir eşitlikçilik mi güvendiğimiz kesimlerin bile dostluğu?

Aykırı meselesine gelirsek... Aykırılık doğaya göre farklı olan mıdır, yoksa heteroseksist dünyaya göre farklı olan mıdır? Ben kendimi o kadar doğal görüyorum ki... Hatta heteroseksist dünyanın insanlarıyla kendimi kıyaslayamıyorum bile bu konuda. Hatta benim doğallığımı, şeffaflığımı yapay buluyorlar yapaylığa fersah fersah uzak olduğu için. Çünkü heteroseksist sistem insanları iki yüzlü olmaya öyle koşullamış ki, gerçek anlamda doğal olan artık düzen bozan aykırı sayılıyor. İnsanın içinden geldiği gibi davranması kadar olağan ne olabilir ki? İlla ki biyolojik cinsiyetimize uygun maço, kaba-saba erkekler mi olalım? Yoksa zaten eşcinsel olmak başlı başına bir aykırılık mı?

Lütfen kullandığımız kelimelere dikkat edelim. Gazeteci ahlakı diye bir şey olması gerekmez mi? Yoksa gazetecilik ahlakı da heteroseksist düzene paralel mi oluyor?

Eşcinsel Bulgar sanatçı Azis'e neden bu kadar yoğun ilgi var, hiç düşündünüz mü? Sadece Azis'e değil; Zeki Müren'e de, Bülent Ersoy'a da, hatta Aydın, Arto, Aldo, Fatih Ürek, Bilal gibi sanatçılara da. Biz dindar ve homofobik bir kültüre sahip değil miyiz? Çocuklarımızı falan eşcinsellikten korumaya çalışmıyor muyuz? Ama kalkıp bu sanatçılara ayılıp-bayılıyoruz. Müziklerini mi çok seviyorsunuz?! Müzikleri sizin tarzınıza mı uygun?! Müziğe eğlence gözüyle baktığınız için, eşcinseler de yapıları gereği sizlere hitap edecek şekilde ve tarzda şarkı söyledikleri için mi?! Eşcinsellerle dalga geçiyor ama Bülen Ersoy hastası! Eşcinsellerin lanetli olduğuna inanıyor ve Allah'ın eşcinsellleri islah etmesini istiyor ama bana Aziz'i çok sevdiğini söylüyor! Eşcinsel sanatçıları cinsel yönelimlerinden soyutlayıp, onların müziğini sevmek bu kadar basit bir şey olamaz. Bu dünyanın eşcinselliğe falan karşıtlığı yok aslında. Devletinden din kurumlarına, medyasından eğitim kurumlarına, hatta adalet sisteminden güvenliğine kadar bir homofobi pompalaması mevcut. Vatandaş ne yapsın; hem heteroseksist sistemin dışında kalmak istemiyor, hem gönlüne-yapısına söz geçiremiyor. Zaten heteroseksist devletlerin homofobisi olmasa, kimsenin cinsel yönelimlere falan kafa takacağını zannetmiyorum. Kullandığımız kelimelere o yüzden dikkat edelim diyorum ya; eşcinsellik ne tercihtir, ne de aykırılıktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder