İranlı mülteci dostlarımız Bahai inancına sahipler. Ülkelerinde toplu olarak kutlayamıyorlarmış bayramlarını. Başka şehirlerde bu kadar kalabalık biraraya geldiler mi bilmiyorum ama burada bayramlarını gönül rahatlığıyla toplu olarak kutlamanın bir mutluluğu vardı diyebiliriz. Bir de parantez açmakta fayda var. İranlılarla kültürel farklılıklarımız var ama bizim gibiler, bize yakınlar diyebilirim. Buna rağmen biz de geleneksel kültüre sahip bir milletiz ama biz sanki batı kültürünü artık içselleştirmiş gibiyiz (Onlara göre yeni yılın başlangıcıymış Nevruz ama benim bunu kabul etmem imkansız gibi; çünkü yılbaşının 1 Ocak olmasına beynime öyle kodlanmış ki...) ve geleneksel kültürümüz folklorikleşmiş gibi özel günlerde hatırlanan. Belki günümüz çağında herkesin gelenekleri özel günlerde kutlanan bayramsal bir şeydir. Yani iletişim çağında etkileşim sonucu ortak kültüre doğru evrilmemiz kaçınılmaz. İnsanların yapılarına uygun kültürlerde daha kolay bir şekilde yaşamalarına izin verilse, daha fazla mı kutuplaşma olur? Kabul edilmeyen farklılıkların, bulundukları coğrafyalara hapsolmaları, farklılıkların kabulüne alışmayı sağlayabilir mi? Bana kalırsa herkes bulunduğu yerde yapısına uygun yaşayabilmeli, kaçmak yerine mücadele etmeli ama ben benim, herkes de herkes.... İnsanlar yapılarına göre mi kültür oluşturyor, yoksa kültürler mi yapılarına yön veriyor? Demek ki bazılarınkine veremiyor ki farklı sayılıyorlar, ötekileştiriliyorlar, mülteci konumuna düşüyorlar.
Bahailik inancına da değinmek gerekirse... 19. yüzyılda İran'da, yönetimin baskısı ve ekonomik imkansızlıklardan dolayı, halkın bir kurtarıcı beklemesinden dolayı çıkmış bu inanç. Hükümet de otorite kuramayınca, Bahailik kendine taraftar bulmakta sıkıntı çekmemiş ve şu anda dünyada 7 milyon bahai varmış. Bahailiğin temel anlayışının bütün insanların bir olması, kadın-erkek eşitliğine ve eğitime önem vermesi, ırkçı ve ayrımcı olmayıp barışçıl ve eşitlikçi olması gibi demokratik unsurlar, bu inanca dikkatlerin çekilmesine sebep olmuş.
İranlı mülteci dostlarımız kaç yıldır Denizli'yi geçiş noktası olarak kullanıyorlar tam hatırlamıyorum ama şehrimize etkileri hissediliyor. Onlara göre bir ticaret ortamı bile oluşmuş. Dün bisikletimi tamir ettirirken lastikçi diyor ki, "İranlılar çok ikinci el bisiklet soruyor, bu gidişle bu işe başlayacağım."
LGBTİ olarak da... Biz LGBTİ'ler, İranlı LGBTİ'lerle çok içli dışlı olamadık ama LGBTİ görünütlüğünü sağlayıp, toplumun bu tarz farklılıklarla yüzleşmesini de sağladı İranlı LGBTİ mülteciler. Çünkü en son 500 rakamındaydı sadece LGBTİ'ler bile Denizli'de; şu an kaç bilmiyorum. Bir de onların daha abartılı giyinmeleri, daha bir görünürlük sağlıyor LGBTİ'lik adına.
Mültecilere karşı halkın genelindeki mesafe de giderek kapanmakta; komşuyduk, akraba olacağız bu gidişle. Zaten bir çoğunun Azeri İranlı olması veya öğrenmeleri sayesinde Türkçe bilmeleri de ilişkimizi hızlandırıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder