Ama biz ne yapıyoruz; hem kendimizin arkasında durmuyoruz, hem de bize karşı olanları mahçup etmemeye çalışıyoruz. Bu sadece bize karşı olanlardan korkak mıdır, bize karşı olanlara ve onların gizliliğine saygı mıdır, yoksa bizim bu gizli-saklı dünyadan mecburiyetten da olsa kaybetmekten korktuğumuz çıkarlarımız mıdır? Hepsi de. Ama ben dediğim gibi şeffaflıktan yanayım, dürüstlükten yanayım doğuştan getirdiğim haklarımı kullanabilmek, herkes kadar eşit bir şekilde insanca yaşayabilmek için. Ben şu kısacık dünyada heteroseksizmin bana sunduklarıyla yetinmek zorun da değilim. Eğer heteroseksizm farklılıklardan rahatsızlık duyuyorsa, ya gizli saklı kendisi de karşı olduğu şeyleri yaşamasın iki yüzlü bir şekilde, ya da gitsin maskeli hegemonyasını başka bir gezegende kursun.
Konuya nerden geldik... Zeki Müren bir başbakanla beraber olmuş da... Hatta bir mankenle, bir jönle... Kadınların kocalarına asılma hakkına sahipmiş de... Cinsel yönelim siyaset, sanat, kariyer, konum vesaire dinlemez. Bir eşcinselin hiç tahmin etmeyeceğiniz bir kişiyle beraber olması şaşırtmamalı bizi. Çünkü cinsel yönelimin tarzı tipi olmayabilir. Çünkü duyguların kılık-kıyafete, tarza, toplumsal kimliklere ihtiyacı yoktur. Duygular giyinik değildir. Sadece cinsiyetçi toplumun dayatması vardır, şekillendirmesi vardır. İnsanlar Zeki Müren'in kiminle beraber olduğunu merak etmemeli; niye insanlar kendilerinden utanıyor, niye gizli saklı yaşıyor, diye düşünmeliler. Gizli saklı kendilerini gerçekleştirenlerinki bir sapma değil, toplumsal engeller yüzünden kendilerini gizli gerçekleştirmek zorunda kalmaları durumudur..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder