Geçen gün şarkıcı Atiye aldatıldığını itiraf edip terk ettiğini ve her kadının da aldatıldıktan sonra seviyorum diye sevgilisine bağlı kalmamasını önermiş. Atiye hanım genel anlamdaki kadınlığı, şarkıcı kadınlıkla aynı mı zannediyor acaba? Aldatmak erkeklerin tekelindeyken terketmek mümkün mü? Kadınlar, erkeğe ait olma hissinden kurtulamadıkları sürece bu mümkün mü? Peki aile dediğimiz kavramın amacı ne; kadının erkeğe bağlılığı değil mi? Erkek evine bağlı kalsın diye mi aile oluşturuluyor? Hangi erkek evlendikten sonra sadece sevdiği kadınla beraber olacağına dair söz veriyor içinden? Kadın erkeği avucunun içinde tutmak için evleniyor ama prangaları kendine taktığının farkında bile değil. Esareti, bağımlılığı kadın istiyor ama erkek, egemen konumda olduğu için elde tutulamıyor, kadın ise kendi tuzağına kendisi düşüyor. Kendini erkeğin esiri yaptıktan ve bunu bu şekilde kabul ettikten sonra heteroseksist topluma karşı sesini çıkaramıyor. Çünkü kurallar oluşturulmuş ve yerleşik hale gelmiş. Zaten kadının bunu değiştirmeye de gücü yok, ne yazık ki düşüncesi de yok artık. Hala daha bu esaret durumu nasıl kendi lehime çevirebilirim düşüncesinde. Yani erkeğe bağlı kalarak, erkeği kendine bağlı tutmak istiyor. Tutabiliyor mu? Hayır. Tutabilir mi? Hayır. Sonra ne oluyor? Kıskançlıklar, kavgalar... Bunun böyle olacağı baştan belli değil mi? Suçlamaları hazır; erkek bana söz vermişti. Çok komik! Sen heteroseksizmi bilmiyor musun be güzel kadınım? İnsan kendini teslim ettiği kimliğin, erkek kimliğinin ne olduğunu baştan öğrenmez mi? Haa, bir de şöyle bir durum var. Modern, gelişmiş bir erkek, kadınların gözünde erkek sayılmıyor ki. Erkek dediğin sahip çıkmalı, gerekirse iki tokat atmalı, hatta vurdu mu oturtmalı veya duvara yapıştırmalı... Belki abarttım ama erkekliği böyle düşünenler ve kabul edenler de var. Yani erkeğin şiddeti bir nev-i normalleştirilmiş. Döver de, sever de!
İşte ben böyle bir kadınlığa sahip bir kadının mağduru oldum; iftiraya uğradım, saldırısına maruz kaldım ve suçlu bulundum ve bana göre ağır bir şekilde cezalandırıldım. Tabi suçlu sadece kadınlık değil, heteroseksizm odaklı yasalar da. Kadına karşı erkeğin tarafını tutan heteroseksist yargı, eşcinsele karşı da kadının tarafını tutuyor. Çünkü heteroseksizmin çıkarına böyle uygun düşüyor. Kadın derneği üyesi oldum, kadın haklarını savundum, hala da savunmaya devam ediyorum ama kadınlığı değil. Erkeklik kadar karşıyım toplumsal kadınlığa. Kadınlığa baktıkça, erkekliğin nüanslarını görüyorum çünkü. Asla kadın düşmanı değilim; olsaydım şimdiye kadar olur ve kadınları savunmazdım. Yaşadığım mağduriyet de bugün olmuş bir şey değil ki, 2009'da olmuş bir şey. Daha önceki yazılarımın birinde kadınların mağduriyetini göz önünde bulundurarak, "kadınlık nasıl bir şey" diye sormuştum. Kadınlık erkekliğe, heteroseksizme dair bir şey işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder