16 Haziran 2018 Cumartesi

Hayvanler melek olmak istemiyor, hayvanca yaşama hakkını istiyor!

Bazıları "kedilerde pire var!" diyor. E pireler de br hayvan, tıpkı senin de dünyada bir asalak olduğun gibi...


Sosyal medya, yavru bir köpeğin işkence yapıldığı için ölmesinin haberinden geçilmiyor. Duyarlılık güzel bir şey elbet. Vicdanlar kıpraşabiliyorsa azıcık da olsa, güzel bir şey elbet insanlık adına. Ama bu duyarlılık ve vicdan bizim toplumumuzu yansıtmıyor ne yazık ki. Biz hala dogmalara inanan ve bu doğrultuda yaşayan, geleneksel bir yaşama sahip ve yasaları ise bunu gözeten, toplumsal normların, hakların önüne geçtiği insan merkezli heteroseksist bir toplumuz. Hal böyle olunca erkekliğin egemen olduğu, hayvanların bir eşya gibi görüldüğü, üzerinde yaşadığımız dünyaya bile saygısı olmayan bir toplum olmaktan öte gidemiyoruz. Kabul edersiniz-etmezsiniz; bunlar benim hissettiklerim, düşündüklerim, kısaca bana yansıyan ve benim algılarım. Bakınız biz dünyalılar, daha hala silah üretiyoruz. İnsanların öldürülmesi üzerinden rant sağlamayı bir marifet sanan uzaylılarız ki hayvanların öldürülmesine falan av diyoruz. İnsanlardan fazla çoğalacaklar diye korkup kangruların öldürülmesini falan teşvik ediyoruz. Masum balinaları falan o çok saygılı, duyarlı olarak gördüğümüz Japon ırkı falan katlediyor. O çok modern bulduğumuz, hani eşcinsellere evlilk hakkı veren Kanada falan, hani insan haklarına çok saygu duyuyorlar ya, levyelerle başlarına vurarak bağırta bağırta fok balıklarını katlediyor. Doğu dünyasını anlatmayacağım... Şimdi üzerlerine alınıp manevi dünyamıza hakaret ediliyor falan denilir. Leman Sam'ın bir linç edilmediği kalmamıştı hayvan duyarlılğından dolayı. Daha biz, "Et yemiyorum, sebze ağırlıklı besleniyorum; balık ve tavuk tüketiyorum..." diyerek ne dediğini bilmeyen, et ile sebzeyi bile ayırt edemeyen bir seviyedeyiz. Pardon siz bilimsel gerçeklerin hangi seviyesine tekabül ediyorsunuz; sonra bir de tekamül diye bir kelime öğreniyorlar, o kelimeyle kendilerini "ermiş" gibi göstermeye çalışıyorlar. Ağzlardan çıkan anyaya gidiyor, kendileri Konya'ya!

Hayvan besleyenlere falan elbette şapka çıkartıyorum, müteşekkirim onlara ama samimi bir şekilde hayvanseverlik çok az diye düşünüyorum. Hayvanseverliği kartvizit olarak taşıyan çok insan mevcut üzülerek söylüyorum. Hayatta kalabilmeleri, öldürülmemeleri falan öncelikli bir beklentim ama gerçek hayvanseverlik, hayvanların da bir canlı olduğu, onların da duygularının olduğu, onların da hayattan insani davranışlar beklentisi içersinde olduğu, insanlarla daha güvenli ve huzurlu yaşayabileceklerinin unutulmamasıdır. İnsanların hükmetmediği bir dünyada yaşasak amenna-bu kadar hayvan duyarlılığı gösterilmeyebilir ama insanlar hayvanların yaşama alanlarını gaspettiği ve güvenlikli yaşama alanları bırakmadığı için, onları düşünmemiz-onlarla yol arkadaşlığı yapmamız boynumuzun borcu olmalı. Onları kullanmak için ehlileştirmek adı altında köleleştirmişler, omurgalarını doğrultunca da bütün canlı dünyasına hükmetmeye başlamış insan türü. İnsanlardan bir tür diye bahsetmekten falan hiçbir rencide etmişlik hissetmiyorum; çünkü ben öyle düşünüyorum. Bir çok insan kendini özel bir canlı türü olarak görmeye devam edebilir ama bu o insanın kendisini kandırmasıdnan veya gerçekleri bilmemesinden başka hiçbir şey değildir.


Aslın da o kadar çok söyleyeceğim şey var ki hayvanlarla ilgili... Ama kendilerini hayvansever olarak gören ve tanıtan kişiler bile düşüncelerime karşı çıkıyor. Hayvanseverler bile hayvanların duyguları olduğunu görmezlikten gelebiliyor. Hayvanların kısırlaştırılmasına karşı çıktığım zaman kıyametler kopuyor. Bu nasıl hayvanseverliktir; Hiç mi şahit olmadınız hayvanların kızışma dönemine. Ve bunu sadece üreme içgüdüsü olarak görmek bana çok cahilce geliyor. Hayvanların sevgisini görmezlikten gelmek bile, severliğin ve vicdanın ne kadar samimi veya samimi olmadığının bir göstergesi. Hiç mi şahit olmadınız hayvanların yavruları için kaplan kesildiğine, yavruları için ne fedakarlıklar yaptığına? Eğer siz hayvanları anlamaya çalışmazsanız, onların dilini öğrenmezseniz; hayvanlara bakış açısı ve hayvanseverlik denilen şey işte o kadar olur. Benim hayvanlara bakış açım, belki insanlara göre bir delilik ama bu da onları bağlayan bir şey. Ben, hayvanlarla birlikte yol alınarak, insanlığın gerçek anlamda insanlık seviyesine ulaşacağına inanıyorum. Gerçek vicdan, hayvan hakları diye bir gerçek hayata geçirildiği zaman ortaya çıkacaktır. Ama biz daha hayvanların yaşama haklarının ele geçirilmesini bile bir marifet sanıldığı bir seviyedeyiz. Takiben şu cümlem alakasız olacak ama aklıma gelmişken, Tanrı aşkına PetShoplar falan hayvan duyarlılığıyla mı alakalı? Hayatta her şey egemen insanların çıkarı üzerine kurulmuş. Evet ben çok hassasım hayvanlar konusunda, hatta insanlar umrumda bile değil hayvanlara yapılan eziyetler karşısında. Bu da benim, ben de böyleyim; ister kabul edersiniz, kabul etmezseniz de tınnnn!

Üzgünüm ama LGBTİ denilen haklar falan hiç de umrumda değil hayvanları düşününce; eşcinsellerin doğalarını muhafaza etmelerine kimse dokunamaz elbette, o ayrı bir mesele ama LGBTİ denilen samimiyetsiz muhalefetliği sevmiyorum. Memesine silikon denilen naylon taktırmış, sonra da bizler üniversite mezunuyuz, iş istiyoruz, gönüllü değiliz seks işçiliğine diyor birisi seçimlerden beklentisini açıklarken. Bazıları toplumsal kadınlığa uymadığı için öldürülüyor, bazıları toplumsal kadın olabilmek için mücadele ediyor. Sonra da işkenceyle öldürülen hayvanları melek gibi sembolize ederek gökyüzünde uçuruyoruz samimiyetsizce. Kendimizi bilmedikten sonra, hiçbir şeyimiz inandırıcı olamaz. Tamam tepki gösterelim, göstermeyin demiyorum ama herkes kendi çevresinde yaşayan hayvanların yaşamını kolaylaştırmak için bir şey yapsa, hayvanların melek olmaya ihtiyacı bile kalmaz.

Şu anda 8 kedimle birlikte yaşıyoruz mutlu mesut ve her petShopa gittiğimde sahiplenilmesi için kafese koyulan kedi yavrularında kalıyor aklım. Unutmadan... Sokaktaki ve petshoplardaki hayvanları sahiplenin ama onu da kısa bir süre sonra sokağa bırakacaksanız hiç yapmayın. Belki sokaktaki hayvan, yaşama tutunmasını öğrenecek dışarıda ve hayatta kalacak; eğer siz onu eve hapsederek yaşamı öğrenmesini engellemeseydiniz. Hele evde doğan yavruları annelerinden ayırarak sahiplendiriyoruz başlığı altındaki canavarlığı asla tasvip etmiyoum. Ne olacak yani 3-5 yavruya bakıverseniz. Haftada 10 liralık mama çok geliyor. Tabi siz hijyensinizdir değil mi? Evde koku yapar, dışkılarını temilemek zorunuza gider. 3-5 aylık bir bakımları oluyor. Onlar zaten dışarı-ev ortak yaşamı tercih eden canlılar; kedilerden bahsediyorum. Ve, ev-dışarısı ortak yaşamalılar sağlıklı olabilmeleri için. Tabi dışarıda trafik canavarı var, acımasız insanlar var onlara işkence yapan, onları zehirleyen... Yaa, hayvanlara tahammül edemeyen insanlar var; hayvan sevgisinden uzak büyündüğü için falan olabilir bu durum bilmiyorum ama aşabiliriz bunu. Kedileri bir cennet olarak görürken ben, diğer insanlarla nasıl aynı olabilirim bilmiyorum. Ben bu insanlarla yola çıkabilir miyim vicdanen..?

Bakınız, ben kafayı hayvanlarla falan bozmadım. Sadece onların yaşama hakkını istiyorum. İnanın güvenli bir ortamları olsa. onları evde tutmak gibi bir haksızlık yapmam. Hayvan doğada yaşamayı sever, dört duvar arasında değil ama insanlardan korunmaları için evde korumaya almak gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder