14 Haziran 2018 Perşembe

Eşcinselliğim sadece cinsel yönelimim, varoluş sebebim ve şeklim değil!


Bugün artık kolum iyice ağrımaya başladı çok tenis oynamaktan...
Hayatta hep bir varoluş mücadelesi verdim ve bunun için de hep bir şeyleri elimden geldiğince, potansiyelimi zorlayarak da olsa başarmaya çalıştım. Çok başarılı olup olmadığım tartışılır bir konu ama kafamın hard diskini hep doldurmaya çalıştım boş durmasındansa ve bedenimi de bu doğrultuda iflas ettirmeden kullanmaya çalıştım.
Tabi sevdiğim şeyleri, yapıma uygun şeyleri de yapmaya çalıştım hep. Okumak, öğrenmek, bilmek, yeteneklerimi ortaya çıkarmak, bir şeyler ortaya çıkarmak, bir şeyler için mücadele etmek vesaire hep hayatta varolma mücadelemin bir parçasıydılar.
Birilerinden mutlaka etkilenmişimdir, birilerini örnek almışımdır mutlaka ama benimki hiçbir zaman birileriyle veya hayatla yarış değildi; kendimi tamamlamaktı sadece.
Tabi bu doğrultuda kısacık insan ömrünü boşa harcamamak için hiçboş durmamaya çalıştım biraz ağır gelse de; çünkü böyle mutlu oluyordum. Yaptığım bir çok şey de ne kadar hayatımda faydalı oldu bilmiyorum ama yapmasaydım mutsuz olurdum. Benim için yapıp da pişman olmak, yapmayıp da pişman olmaktan her zaman daha iyiydi; uhdeyle yaşamak kötü çünkü ve hayatın geriye dönüşü yok.
Tabi öyle abartılcak bir şey yapmıyorum; herkesin yaptığını ve yapabileceğini yapıyorum, yanlış anlaşılmasın. Anlatmak istediğim hayatımı dolu geçirmek ve de varoluş şeklim. Bu çok önemli; çünkü böyle olunca insanın önünde hiçbir engel duramıyor.
Konuyu eşcinselliğe bağlayacağım tabi.
Ben hiç eşcinslliğimle varolmadım, eşcinselliğimi de saklamadım.
Eşcinseldim ama cinsel yönelimim ne yaptıklarımın önünde engeldi, ne de bir varoluş şeklimdi.
O yüzden... Burası çok önemli...
Eşcinselliğimle varolmadığım için, eşcinselliğim sorun yaratmadı. Şöyle de diyebiliriz... Eşcinselliğimin sorun yaratmamasının sebebi, eşcinselliğimle varolmamam. Çünkü...
Çünkü eşcinsellik benim için sadece bir cinsel yönelim.
Bu, sadece birisine ilgi duyarken ve birisiyle sevişirken kullandığım bir özelliğim.
E bakıyoruz eşcinsellere; sadece cinsellikle varoluyorlar veya eşcinselliklerini saklıyorlar. Böylece kendi kendilerini iki kere vuruyorlar. Hem eşcinselliklerinden utanıyorlar, hem de eşcinselliğe olan önyargıyı besliyorlar, pekiştiriyorlar.
Yani toplum eşcinsellerin eşcinsellikleriyle barışmamasından da kötü bir şey çıkarıyor eşcinseller bile kendilerini kabul etmiyor, biz niye kabul edelim diye,
hem de toplumdaki eşcinsellikle alakalı ahlakçı algıyı güçlendiriyorlar sadece cinsellikle varolarak.
İnsanlar eşcinselliğimi yadırgamıyorlar. Çünkü benim eşcinselliğim, benim duygusal veya cinsel hayatımı bağlayan bir şey; o da hayatı 100 parametreye bölersek, o da % 1'ini oluşturur herhalde.
Badminton oynuyorum, tenis oynuyorum, yüzüyorum, bisiklet sporu derken... Bloglarımı güncellemek gece yarılarımı alıyor, okumalarım aksıyor, dünyanın bütün müziklerini dinleyemiyorum ve yapmak istediğim o kadar aktiviteye de yetişemiyorum. Kendimi bildim bileli de açıköğretim okuyorum ve Felsefe 4.sü oluyor bunların.
Dolayısıyla insanlar bana eşCİNSEL gözüyle bakmıyorlar eşcinsel olduğumu bildikleri halde, HATTA EŞCİNSELLİĞİMİN ALTI ÇİZİLİ OLARAK NET BİR ŞEKİLDE GÖRÜLDÜĞÜ HALDE. Dediğim gibi varoluş şeklim eşcinselliğim değil. Bilmem anlatabiliyor muyum. Sorana topum diyorum ama bir insan gibi yaşıyorum, top gibi değil!!!
Sonar da bana deli diyorlar dürüst olduğum için, düşük buluyorlar.
Tabi eşcinsellere göre de gizli olacaksın, arka planda en çirkeflikleir yaşayacaksın; sonra da buun adı asalet ve ahlaklı olmak olacak, akıllılık olacak!
İnsanın kendini bilmesi kadar güzel bir şey olabilir mi? İşte o zaman özgür olabiliyorsun, işte o zaman özgürlüğün için mücadele edebiliyorsun utanmadan ve korkmadan.
Kimse de zaten bu deliye müdahale edemiyor o zaman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder