18 Mayıs 2018 Cuma

Türk Voleybolunda yeni dönem!


Kadın Voleybolu ülkemizi uluslararası arenada en güçlü temsil eden spor branşı. 2003'te Rüya Takım ile başlayan ivme 2018 kadar idare etti bizi ve o takımdan süper starlarımız emekli oldular Esra, Naslihan, Gözde, Gülden ve devamı niteliğindeki Neriman, vesaire. Aslında biz çok da yıldız oyuncu çıkartamadık bu kızlar haricinde. Tamam iyi oyuncularımız olmadı değil ama çok istikrarlı ve de çok verimli değildiler. Giovanni Guidetti takımın başına gelse bile çok umutlu değildim gidişattan. Çünkü çatır çatır oynayan agresif smaçörlerimiz yoktu. Guidetti nasıl bir yol izleyecekti bilemiyordum. Varolan yıldız niteliğindeki oyuncuları da kadroya dahil etmiyordu Polen gibi. Amacı sadece takımı gençleştirmek olamazdı; çünkü turnuvalar yetişmiş oyuncuların o güne kadar öğrendiklerini sergileyerek madalya kazanma yeriydi. Demek ki "her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır" misali, Guidetti de her başını geçtiği takımı 1 numara yapıyorsa, Türkiye'ye göre de bir strateji geliştirecekti elbet ama ben gene de ümitli değildim. Çünkü pasör çaprazı olarak büyük takımlarda oynamayan Meryem ve hiçbir zaman smaçör olarak da pata küte oynamayan Şeyma ve Meliha(bu yıl hariç; Milli Takım'da da ne yapacaktı merake diyordum) vardı. Şu anda defansı ve manşeti en iyi iki oyuncumuz oldukları tartışılmazdı elbette, hatta en iyi servisçiler bile diyebiliriz ama bizi neticeye götürecek olan öldürücü darbeleri olan smaçörlere ihtiyacımız vardı. Ne yapabilirdi bu kızlar gerçekten bilmiyordum. Hatta izlemek bile istemiyordum sinirlenmemek için ki TV'lerin bile inancı yokmuş ki Amerika etabının yayın haklarını satın almamışlar. İlk maçta İtalya'yı yenmelerini, İtalya'nın da geç takım olmasına verdim. Amerika'yı yendikleri zamansa, özellikle maçı izledikten sonra kızların ne kadar "yılmaz" olduklarını gördüm. Şeyma ve Meliha beni ne kadar şaşırttılarsa iyi oyunlarıyla, bir o kadar da sevindirdiler. Çünkü gerçekten bizim 4 numaramız kim olacaktı Esra, Gözde ve Neriman'dan sonra? diye düşünüyordum. Şeyma-Meliha ikilisinde servis karşılayamama diye bir şey söz konusu bile değil. En zor topları bile pasöre iletiyorlar kitap gibi. Güzel alınan manşetlere de hem kendileri öldürücü smaç vurabiliyorlar, hem de diğer oyuncularımızın skorer olmasını sağlıyor bu düzgün manşetler. Eğer şu anda iyi bir oyun varsa sahada, bu düzgün manşet alınmasıyla alakalı. Giovanni'nin de planı demek ki buymuş. Buna Simge'yi de dahil ederek 3 koldan süper manşet aldırınca, hem pasör çaprazı devleşiyor, hem de orta oyuncular da birer smaçör gibi sayı üretiyorlar. Tabi Naz'ın yerini alabilecek Cansu gibi bir pasörümüzün çıkması da bonusu oluyor takımın. Daha Ebrar'a sıra bile gelmedi. Daha Yıldız olmuş Kübra ve geleceğin en büyük yıldızlarından olacak Beyza'ya da sıra gelmedi. Giovanni'nin seçtiği diğer isimsiz kızlarının performansını bilmiyoruz ama Giovanni'ye inanmak gerekiyorsa, güvenmek de gerekiyor. Amerika galibiyeti bir tesadüf olamazdı. Arkasından gelen Polonya ise zaten çerez gibi geldi. Bundan sonra yapılması gereken, zafer sarhoşu olmadan istikrara devam. Meryem en büyük başarısını Milli Takım'da yaşıyor şu anda. Zehra'nın adını da geçirmek gerekirse, ondan zaten şüphemiz mi vardı. Eda zaten bildiğimiz en uluslararası başarımız. Takımda Eda varsa "tamam" diyorsun; o bir şekilde işi kıvırır, ve kıvırtır. Simge'nin de altını çizmek gerekiyor. Son yıllarda gördüğüm en defanslardı bu turnuvada. 3'te 3 yaptı Türkiye. Belki de böyle bir dünya turnuvasına ilk defa 3'te 3 ile başlıyoruzdur. Hoşgeldin Guidetti gerçek anlamda. Merhaba Filenin Yeni Sultanları! Yeni dönem hayırlı uğurlu olsun voleybolumuza!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder