23 Mayıs 2018 Çarşamba

"Dinlere inanmıyorum eşcinsel karşıtlığına alet edildiği için!"

Pamukkale Üniversitesi ile Nefret Suçları kapsamındaki sohbetlerimiz devam ediyor.


Hangi kesimin homofobisine maruz kalıyorduk daha çok, neydi homofobinin sebebi; cinsiyetçi bir toplum mu, eğitim eksikliği mi, cehalet mi, kültür mü; birbirinden bağımsız mı zaten bu saydığımız unsurlar?

Devlet bizi koruyor muydu vatandaş olarak; hayır... Polisin bahaneleri çoktu eşcinselleri korumamak için; anlamak istemiyordu, dinlemek istemiyordu ve çok manasız gerekçelerle kaale almıyordu eşcinselleri, başından savıyordu. Eşcinsellerin de inancı yoktu adaletin adil bir yargılama yapacağı konusunda daha önceki ilgisizlikten dolayı. Güvenliğimizi boşverin, heteroseksüeller sağlık gibi haklardan bile insanca yararlanamıyordu. Anlamak, dinlemek istemiyorlardı bizi, vebalıymışız gibi davranıyorlardı bize. Ne yasalara verilen sözler, ne Tanrı'ya edilen yeminler eşcinsellere gelince işlemiyordu. Bunun adı homofobiydi; nefretti, ayrımcılıktı, insnalık dışılıktı... Eğitim düzeyi yüksek olsa, elbette homofobi bu seviyede yüksek olmazdı.

Sorulardan biri, keşke eşcinsel doğmasaydım dediğiniz oluyor mu? idi. Katılımcımız çok isyan ettiğini söylüyor neden eşcinsel doğdum diye homofobi yüzünden. Hayattan vazgeçmeyi düşündüğüm anlar olmadı değil, dedi. Sorulardan biri de, sen eşcinsel olmasaydın eşcinsellere kötü davranır mıydın?dı. Eşcinselimiz, hayır, eşcinseller kötü değil ki, böyle bir şey yapsın, dedi. Bizim hamurumuzda kötülük yok, dedi. Aslında eşcinselleri salt iyi diye tanımlamak da doğru değil.

Aslında biz de diğerleri gibi insanız; eşcinsel doğmanın, yani cinsel yönelimimizin kişiliğimizi iyi veya kötü anlamda etkilediğini düşünmek pek bilimsel sayılmaz. Ama şöyle ki, çevresel faktörler farklı bir karakter edinmemize sebep olmuş olabilir. Çünkü bizler zaten homofobiye; nefrete ve ayrımcılığa maruz kalan insanlarız. Ya yılıp yaşamdan vazgeçeceğiz, ya da mücadele edip hayatta kalacağız. Kötü duygularla ayakta kalmak da o kadar kolay değil. Hayata karşı motivasyonumuzu sağlayacak pozitif bir bakış açımız olmalı ki, sağlıklı bir şekilde ayakta kalabilelim mücadele edebilmek için. Yani yaşamak isteyenler pozitif bir tutum geliştiriyorlar, vazgeçenler duruma karamsar taraftan bakabiliyor.

Katılımcı eşcinselimiz, doğduğunda Müslüman olduğunu söyledi. Ama din üzerinden eşcinsel karşıtlığı yapılması, dine dayanarak eşcinselliğin kötü bir şey olduğunun söylenmesi onu Müslümanlıktan soğutmuş ve Hristiyanlığa yönelmiş. Farklı bir şey olmadığını görünce de dinlere inanmaktan vazgeçmiş. Şu anda Tanrı'ya inanıyor ama dine ihtiyaç hissetmiyor. İyi bir insan olabilmek ve Tanrı'nın huzuruna iyi bir insan olarak çıkabilmek için, din olmadan da bu dünyada iyi bir insan olunabileceğini savunuyor.

Katılımcımız; ailemden de, sokakta toplumdan da, devletin polisinden ve diğer birimlerinden de, adaletinden de nefret suçları kapsamında değerlendirilmesi gereken fiziksel ve sözel şiddet gördüm. Yeri geldi; sözel şiddet, fiziksel şiddetten bile ağır gelerek hayata küstürdü, isyan ettiri beni. O yüzden sözel homofobik şiddeti hafife almamak gerekiyor ve bu şiddet türü gözle görülmediği için sürekli tekrar ediyor ve bir defada çok şiddetli bir şekilde meydana gelen fiziksel deformasyondan daha yüksek tahrip gücüne sahip olabiliyor birike birike, diyor.

Kendini aktif eşcinsel olduğu için heteroseksüel sayan bir arkadaşımız, araştırma sohbetine katılan eşcinsel arkadaşımızın "eşcinsellik ve din" konusuna bakış açısına, sosyal medyadan, "Hangi Tanrı? Kuran-ı Kerimi gönderen mi, sabah hamurdan yapılıp öğleyin acıkınca yenen Tanrı mı eşcinselleri seviyor?" demiş. Benimse ona cevabım, "Peki sen, eşcinsel ilişkiyi "aktif olduğum için ben heteroseksüelim" inancı çerçevesinde mi gerçekleştiriyorsun? Salt Tanrı var mı peki? Yoksa herkesin Tanrısı kendi tarafını mı tutuyor? Olaya mantık ve felsefi açıdan değil de dogmatik açıdan bakarsan, bir eşcinsel olarak işin içinden çıkamaz ve en büyük homofobiyi kendin yaparsın kendine." şeklinde oluyor. Evet homofobinin en büyük sebebi cehaletten kaynaklanan dogmatik inançlardı en çok ve eşcinsellerin ise bunu aşamaması, konuyu daha da işin içinden çıkılamaz hale getiriyordu.

Birgün dinler de kabul edecek eşcinselliği ama o vakit dinler şu anki anlamını taşımayacak ve şu anki işlerliğe sahip olmayacak. Çünkü insanlar bilgilendikçe ve bilinçlendikçe dinin kötü niyetli kullanılmasını bertaraf edebilecek ve kimse de zaten din üzerinden karşıtlık yapamayacak bir manası kalmayacağı için. Eğer Papa bile bugün, "Eşcinsel olup olmaman mühim değil. Tanrı seni böyle yaratmış ve seni olduğun gibi seviyor" diyorsa, değişen dünyanın gerisinde kalamaz kimse.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder