25 Aralık 2015 Cuma

Çocuklarınızın dürüst olmasını istiyorsanız, bazı gerçekleri kabul etmek zorundasınız

Bugün Denizli'de bir "açılım" daha gerçekleşti. Aslında açılım demek doğru değil. Çünkü zaten neyin ne olduğu biliniyor; sadece dile getirilemiyor, gerçeklerle yüzleşilemiyor ve üstü kapatılarak heteroseksistleştirilmeye, toplumsallaştırılmaya, sistemleştirilmeye çalışılıyor çocuklar. Aileler çocuklarını çok seviyor aslında. Sadece el alem ne der korkusuyla çocuklarını değiştirmeye çalışıyorlar. İnanıyorum annelerin, babaların, kardeşlerin gözyaşlarına, koruma içgüdülerine, sevgilerine... Baskıların arkasında da çocuklarına karşı nefret yok; sadece öğrendikleri, koşullandıkları şekilde toplumun karşısında boyunlarını eğdirmeme durumu söz konusu. Belki de en büyük ve tek sebep bu; din gibi, sapkınlık gibi gerekçeler sadece birer bahane topluma karşı dik durabilmek için. Yoksa biraz mantıklı düşünülürse, heteroseksist bir toplumda, insan içinden gelmese eşcinsel olmaz. Tabii konuya, yani eşcinsellik konusuna yabancılık, konuyu doğru bir şekilde bilmemek de önyargıyı, homofobiyi pekiştiren diğer bir unsur. O yüzden anlatmak gerekiyor doğru bir şekilde eşcinselliği. Ve tabiki de kimliğimizin arkasında durmak sonlandıracaktır homofobiyi. Eşcinsellerin eşcinsellik konusunda kendilerine güvenmeleri ve dolayısıyla açılmaları ve homofobiye rağmen kimliklerinin arkasında durmaları, ailenin, çevrenin, toplumun kabul sürecini başlatacaktır. Başlangıç, yani açılmak, konunun üstünün örtülmesinden kıyaslanamayacak derecede iyidir. Konuyla yüzleşilmeyince aileler hep tutarsız beklentiler içersinde olacaklardır... Çocuklarının eşcinselliğinin geçici bir durum olduğuna ve bir gün evleneceklerine dair umutları hep devam edecek ve bu yüzden homofobi de hep devam edecektir. Açılmak belki sancılı olacaktır... Aile en başta tepki gösterecek, ağlayacak-sızlayacak, reddedecek, eşcinselliğin iyileştirilebilecek bir hastalık olduğunu düşünecektir ama kabul sürecine geçiş için bu olumsuz eylemlerin de gerçekleşmesi bence kaçınılmazdır homofobik bir dünyada. Çünkü ailenin bazı şeylerin değiştirilemeyecek bir şey olduğunu, yani eşcinselliğin doğallığını yaşayarak öğrenmesi gerekecektir. Doktora götüreceklerdir olmayacaktır, evlendirmeye çalışacaklardır olmayacaktır, vesaire... Göre göre, yaşaya yaşaya çocuklarının eşcinselliğine inanmaya başlayacaklar, heteroseksist umutlarından da vazgeçeceklerdir. Hep diyorum ya... Ailelerin çocuklarının eşcinselliğini kabul etmeleri için heteroseksüel umutlarının tükenmesi gerekiyor; açılmak da bunun bir başlangıcı işte. Çünkü bir şeyle yüzleşilmeyince gerçeklerden kaçılır hep. Denizli LGBTİ ve Aileleri oluşumunun, Denizli'deki eşcinselliğe en büyük katkısı işte bu oldu. Oluştuğumuz günden beri, eşcinsellerin bu oluşumdan aldıkları cesaretle o kadar çok açılım oldu ki... Geleneksel toplumlarda aile kavramı çok önemli olduğu için, homofobiyle mücadelenin en önemli basamağı da ailedir bence. Aileler kabul edince, toplumu aileler oluşturduğu için, eşcinselliğin toplumsal kabulü de otomatikmen gerçekleşmiş olacaktır. Başlığa dönecek olursak... Eşcinsellik konusu konuşulmadığı sürece, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerinin gizli olması kaçınılmazdır. Dolayısıyla aileler de çocuklarını takipte olacak, baskı yapacaklardır. Oysa gerçeklerle yüzleşme, dürüstlüğü beraberinde getirecek, ailelerin çocuklarına olan güvensizliği ortadan kalkacak, baskıya da gerek kalmayacaktır. Bu da aile içi huzuru sağlayacaktır. Bir de eşcinsellerin toplumda homofobiye karşı güçsüz olmalarının en büyük sebeplerinden birisi, ailelerinin desteğinden yoksun kalmaları. Cinsel yönelimleri aileler tarafından kabul edilen eşcinseller daha özgüvenli olup kendilerini homofobiye karşı daha cesurca müdafa edebilmektedir. Çünkü ailesi bilmeyen eşcinseller, mücadele karşısında yaşanabilecek bir olumsuzluktan dolayı konunun aileye yansımasından çekinmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder