7 Haziran 2015 Pazar

Neden "Onur Yürüyüşü" yapıyoruz?


Sevginin kalıbı mı olur?
Heteroseksist sistem kalıba sokmuş, kendine benzemeyenlere de eşcinsel demiş ve lanetlemiş, ötekileştirmiş, hasta ilan etmiş, ahlaksız ilan etmiş...
Bana isim verilip ötekileştirilmeseydim, ben ne kendimi tanımlama ihtiyacı hissedecektim, ne de doğuştan getirdiğim sevme hakkımın mücadelesine girişecektim.
Eşcinsellerin yaptığı yanlış bir şey yok; dışlanıyorlar, ayrımcılığa maruz kalıyorlar, saldırıya maruz kalıyorlar, öldürülüyorlar...
Bundan dolayı da yaşamak için mücadele veriyorlar kimliklerinin arkasında durarak.
Durmasalar homofobi devam edecek, yok sayılacaklar yok edilmeye devam edilecekler...
Eşcinseller doğuştan getirdikleri kimliklerinin ve insanca yaşama haklarının derdindeler ve bunun mücadelesini veriyorlar.
Eşcinseler eşit, özgür ve insanca yaşayamadıkları, yaşama hakları gasp edidildiği için mücadele ediyorlar, görünür olmak için sokağa çıkıyorlar, maruz kaldıkları ayrımcılığa dikkat çekmek için "Onur Yürüyüşü" gibi etkinlikler düzenliyorlar...
Yoksa durduk yere niye böyle bir zahmete girsinler, zamanlarını boşa harcasınlar ki...
Eşcineller sırf cinsel farklılıklarından dolayı ayrımcılığa maruz kalıyorlar ve yasalar eşcinsellerin haklarını karşılamıyor, hatta yasalarda yer almıyorlar, onlara karşı yapılan suçlar nefret suçları kapsamında değerlendirilmiyor...
Eşit, özgür ve insanca demokratik koşullarda yaşamak için mücadele veriyor eşcinseller...
Yılda bir defa da "Onur Yürüyüşü" başlığı altında eşit yaşama hakkına dikkat çekmeye çalışıyorlar.
1969 yılı Haziran ayında, Amerika Stonewall'da polisin eşcinsellere yaptığı baskılar dayanılmaz noktaya gelince, eşcinseller bu baskıya tepki göstermeye başlamışlardır...
O gün bu gündür de Haziran ayında eşcinseller homofobiye karşı yürüyüş etkinlikleri düzenlemektedir.
Ülkemizde 22 yıldır İstanbul'da Onur Haftası düzenlenmekte ve 10 yıldır da yürüyüş yapılmaktadır.
Biz de bu yıl içinde yaşadığımız coğrafyada, Denizli'de homofobiye karşı "Onur Yürüyüşü" gerçekleştirmekteyiz.
Homofobi çünkü dünyanın her yerinde var; köyde kentte, ailede sokakta, okulda işte, her yerde...
Homofobinin olduğu yerde de eşcinseller insanca yaşayamamaktadır haliyle.
Eşcinselik belli bölgeye ait bir şey değildir; özellikle doğu kültürlerinin düşündüğü gibi Batı'ya mahsus bir şey değildir.
Doğanın bir gerçeği olduğu için, eşcinsellik dünyanın her yerinde eşit şekilde vardır ama görünür olup olmamalarını içinde yaşadıkları kültürün demokratik olup olmaması belirlemektedir.
Ülkemizde İranlı eşcinseller var; niye; çünkü İran'da eşcinseller yok sayılmakta, hatta cinsel yönelimlerinden dolayı idam edilmektedirler...
Bizde de idam edilmeseler de insanca yaşayamamaktadırlar, heteroseksüellerin faydalandığı haklardan eşit şekilde faydalanamaktadırlar...
İşte bunun için bir yıldır şehrimizde her hafta toplanmaktayız;
Haklarımız için, eşit ve özgürce yaşayabilmek için.
Yürüyüşümüz de, bu mücadelemizin bir uzantısıdır.
İnsanca yaşama hakkı için görünür olmak gerekmektedir.
Çünkü cinsiyetci sistem kendine benzemeyenleri yok saydığı için, varolabilmek ve kabul edilebilmek adına eşcinsellerin görünür olmamaktan başka çaresi yoktur.
İşte biz haklarımız için sokağa çıktık.
Çok şey istemiyoruz; herkesin faydalandığı haklardan faydalanmak istiyoruz.
Sırf sevgimiz yüzünden ayrımcılığa, insanlık dışı muamelelere maruz kalmak istemiyoruz.
Herkes gibi, herkes kadar hayatın içine karışmak, toplumsal varoluşta yerimizi almak istiyoruz.
Çünkü sağlıklı toplum, doğanın gerçeklerinin kabul edilmesiyle mümkündür.
Bazı kesimlerin yok sayılması, toplumsal düzeyde kargaşaya neden olacaktır.
Mutsuz bireylerin yaşadığı toplumlar sağlıklı olamaz çünkü.
Herkesin bir onuru, insanlık onuru, insanca yaşama onuru vardır. O onur sadece erkek egemen yapıya uyanlara ait bir şey değildir.
Onurun cinsiyetle, cinsel yönelimle alakası olamaz; insanca yaşayıp yaşamamakla alakası vardır.
Onurun sadece belli bir cinsel yönelime ait olması, cinsiyetçi yapının ahlakçılığı ve adaletsizliğinden başka bir şey değildir.
Biz de kimliğimize, onurumuza, insanca yaşama hakkımıza sahip çıkmak için sokaktayız.
Nasıl heteroseksüellerin her gün sokaklardan sorunsuz ve onurluca yürüme hakkı varsa, eşcinsellerin de eşcinsel olarak sokaklarda insanca ve onurlu bir şekilde yürüme hakkı vardır.
Çünkü bizler sadece cinsellikleriyle yaşayan insanlar değiliz; heteroseksüeller ne kadar insansa, bizler de o kadar insanız.
Ve bu mücadelemiz, insanca yaşama hakkımız iade edilene kadar devam edecektir.
Kabul etseniz de, etmeseniz de eşcinseller vardır, eşcinsellerin de insanca ve onurlu bir şekilde yaşama hakkı vardır.
Eşcinsellerin özgürlüğü, heteroseksüelleri de özgürleştirecektir...
Eşcinsellerin özgürlüğü, heteroseksüelleri de ahlakçılığın kıskacından kurtaracaktır.
Eşcinsellerin özgürlüğü, insanlığın tüm insanlara eşit ve barışçıl bir şekilde yaklaşmasını sağlayacaktır.
Ötekileştirme, sadece ötekileştirileni değil, ötekileştirenin yaşam dengesini de bozmaktadır çünkü.
Sevgi varken, nefret niye?
Homofobinin bitmesi demek, nefretin bitmesi demektir.
Haklarımız ve nefret yerine sevginin hakim olması için, eşcinsellerin özgürleşmesi şarttır.

Tarih:

1969 yılında Stonewall Inn adlı barda baskı, şiddet ve ayrımcılığa dayanamayan eşcinseller ayaklanmış, kendileri üzerinde baskı kuran polisi bara hapsetmiş ve 4 gün[3] boyunca sokaklarda çatışılmış, eylemler yapılmıştır. LGBT mücadelenin dönüm noktalarından biri olan gün dünyanın her yerinde onur haftası, gey onur, LGBT onur ve onur yürüyüşü gibi adlarla kutlanır. Burada kastedilen onur, kişinin kendi oluşunun onurudur, kendi varoluşundan utanmayışının yansımasıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder