15 Nisan 2015 Çarşamba

Nükhet Duru'ya bir sorum olacaktı...


Nükhet Duru'lu günler yaşıyorum bugünlerde yeni albümü çıktığı için...
Şaşırttı bizi gene...
Cover bir albümle mükemmel bir iş daha başararak...
Şarkı bulamazsın veya ara albüm niyetine yaparsın böyle bir çalışmayı...
Ama Nükhet Duru yapınca böyle bir şey, baş yapıt oluyor işte.
Ezilmiyor hiçbir şarkının altında;
Yeni bir şarkıya da hayat veriyor, ölü bir şarkıya da, hit bir şarkıyı da baştan yaratıyor...
Böyle bir şey Nükhet Duru...
O bir isim değil...
O yorumculuğun en büyük ismi...
Hayatın şarkıyla mükemmel ifadecisi...
Cover bir albümü onun sesinden sıfır bir albüm niyetine dinliyorsun...
Bir şarkıyı ondan dinledikten sonra, pardon ama diğerlerinden dinlemek yavan geliyor.
Üretim anlamında sanat başkadır, icra anlamında sanat başkadır...
O yüzden herkes şarkı söylemeye kalkmasın bence ne kadar iyi bir sanatçı olsa da, bir ozan olsa da...
Çünkü iyi bir şarkıcı olmayınca duygular tam ifade edilemiyor...
Ancak iyi bir yorumcunun sesinde şarkılar gerçek anlamına kavuşuyor.
Herkes kendi işini yapmalı; besteci beste yapmalı, edebiyatçı yazmalı, yorumcu da şarkı söylemeli...
Söz-müzik yapan şarkı söyleyemez mi; söyler ama bir şeyler eksik kalır...
Şarkılar şarkıcıya teslim edilmelidir.
Nükhet Duru'nun performans albümü, şarkının şarkıcıya, yorumcuya teslim edilmesi gerektiğinin bir kanıtıdır.
Müzik eleştirmeni Naim Dilmener diyor ki...
Ajda Pekkan'dan sonra çıkan Nilüfer, Sezen Aksu ve Nükhet Duru kendi çizgilerini buldular ama yorumculukta Nükhet Duru bir basamak da olsa hepsinin önüne geçti...
Evet, Nükhet Duru müzik otoritelerinin de tesciliyle ülkemizin en iyi şarkıcısıdır, yorumcusudur...
Eğer bir gerçek bir müzik coğrafyasında doğsaydı...
Sahi dünyanın bir numaralı starı olarak gösterilen Madonna Nükhet Duru'nun eline su dökebilir mi?
Whitney Houston, Mariah Carey vesaire diyelim...
Veya Ceseria Evora gibi etnik şarkıcıları göz önünde bulundurun...
Veya Amy Winehouse diyin alternatif olarak,
Veya Tina Turner, Aretha Franklin...
Patricia Kaas...
Veya işte bizde yerlere göklere sığdırılamayan Müzeyyen Senar, Safiye Ayla...
Yani aklınıza her tarzda şarkıcıyı getirin...
Nükhet Duru'nun onlardan hiçbir eksiği olmadığı gibi fazlası var...
Ama anlaşılamadı...
Çünkü etiketçi bir toplumda, bir dünyada iyiyi keşfetmek o kadar kolay olsaydı, basite bu kadar kolay prim verilmezdi...
Bilmiyorum... belki de ruhumla çok örtüşüyor Nükhet Duru'nun yorumu ve o yüzden abartıyorumdur da...
Aslında Nükhet Duru'ya bir soru sormak istemiştim; cevaptan uzun olacak bir soru girişi oldu...
Nükhet hanım, duyguların icracısı olarak çok iyi olmak, en iyi olmak, bir numara olmak nasıl bir duygu?
Mutlaka bir sorumluluk yüklüyordur; o yüzden kılı kırk yararcasına itinalısınız stüdyo kaydı konusunda...
Anlaşılamadığınız için zaman zaman üzüldüğünüzü biliyorum...
Ve bu sizi asla yıldırmıyor müziğe aşkınız yüzünden...
Bir misyon mu şarkı söylemek sizin için?
Anlaşılsa da anlaşılmasa da bütünün tamamlayıcı sadakatlığı mı müzik anlamında?
Her şeye rağmen, bazen size-kendinize rağmen bile şarkı söyleme aşkı nasıl bir şey?
Her şeye rağmen vazgeçmemek, yılmamak bu işi en iyi yapmanın özgüveni mi?
Gerçekten diğer şarkı söyleyenlere karşı içinizdeki egoların sıfırlandığı bir derviş konumunda mısınız?
Ben sizi dinlerken, programını kusursuz uygulayan evrensel bir tamamlayıcı gibi görüyorum...
Abartmıyorum bu konuda; sizi dinlerken arınıyorum derken, bu laf olsun diye söylenmiş bir şey değil...
Mesela "Hayat Umutla Başlar"ı dinlerken resmen meditasyona maruz kalıyor gibi oluyor insan...
Bu içinizdeki pozitif enerjinin sesinizi, yorumunuzu şekillendirmekle de alakalı sanırım...
Bilmem soruyu anlatabildim mi?
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder