Vurulan kadın mıdır, özgürlük ve demokrasi midir, insanlık mıdır; hepsi de aynı kapıya çıkyor zaten.
Özgürlük barış demektir ve kimse bu yüzden öldürülmeyi hak etmez ama baskı ne özgürlük, ne eşitlik, ne barış, ne demokrasi demektir, ne de iyi bir şeydir. Baskı öldürür. Baskı yaşatmaz. Baskı acı verir. Baskıcılar insan değiller midir; insanlıklarını yitirmiş robot mudurlar? Yani güvenlik güçleri falan hiç acı hissetmezler mi birilerini öldürürlerken? Emir alınca birilerini öldürmüş sayılmaz mı insan? Yani birisi bana, özgürlükçü biri olarak bana baskıcıları durdur dese, bu kesinlikle öldürmek şeklinde olmaz, olamaz. Durdurmanın bile insanca bir yöntemi vardır. Bir de özgürlükçüler beline silah kuşanıp da mı çıkmışlar sokaklara? Ama o özgür zihniyet var ya; baskıcılara göre atom bombasından bile tehlikeli gözükmektedir. Çünkü baskı altına alamayacaklarını bilmektedirler. Çünkü özgrülüğün tadını bilen bir insanı öldürsen bile baskı altına alamazsın. Onlar ölürken bile özgür ruhlarıyla yolculuğa çıkar.
Aslında özgürlük karşıtlarına söylenecek çok şey var ama ne söylesen boş olacağı için, özgürlük karşıtlarını kısaca mantık dışı bulduğumu söylemekle yetineyim. Fotoğraflar çok şey çağrıştırıyor insana. Facebook'ta doğada uçan kuş fotoğrafları yakaladım. Özgürlük işte böyle bir şey; uçmak gibi. Uçmak nasıl kuşun hayatı demekse, içinden geldiği gibi yaşamak da bir insanın hayatıdır; kuşların kanadını kırmak ne kadar haksızlıksa, başkalarına kendi hayatını dayatmak da aynı şeydir. Herkesin bir nefes alma şekli vardır, herkesin yapısına uygun bir yaşam tarzı vardır... Bir insan hangi akla hizmet en doğrusunu kendisinin bildiğine inanır ve bunu herkese dayatmaya çalışır? Hayatımızı yaşamak varken, ömrümüz yaşam mücadelesi vermekle geçiyor. Çok yazık!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder