O...luk olmasa, erkeklik ne menem bir şey olurdu acaba?!

Radikal'in manşetlerinden biri: "Evlilik dışı hamile kalmak o...tur." Bu arada, bu kelimeyi kullanmak yasak mıdır da kullanılmaz, yoksa ahlakçılık adına mı kullanılmaz bilmiyorum. Bu cümleyi sarf eden kişi bugüne kadar ismini ilk defa duyduğum bir şahıs, Ömer Tuğrul İnançner'miş. Google'da araştırdım; Wikipedia'da yazdığına göre avukatmış, kitapları falan varmış... Sanırım kendi inanç çevresinde değerli bir şahıs. Böyle değerli bir konumda olan insan da kalkıp kadınları aşağılıyor. Yani, o... demek kadını aşağılamak değil midir? Ve kadının evlilik dışı çocuk doğurmasını hürriyet olarak görmüyormuş. İnsanın bazı sorular sorası geliyor; yani evlilik şekli değişiyor; söze dayalıyken imzalıya dönüşmüş. Şimdi nikahsız yaşayan da biz Tanrı'nın huzurunda evlendik derse ne olacak? İnancımızda  da var bu. Bir de dini kesim muta nikahından falan bahsediyor. Yani Tanrı'nın huzurunda maddi çıkar karşılığında bir süreliğine cinsel beraberlik yaşıyorlarmış. Bu falan hangi tanımlamaya giriyor acaba? Yoksa Tanrı'nın adının geçirildiği her şey kutsallaşıyor mu? Tacavüze uğrayanlar ne olacak? Ülkemizde her ne şekilde hamile kalırsan kal, kürtaj da olamıyorsun artık bildiğim kadarıyla. O zaman şöyle bir durum söz konusu olmuyor mu; çocuğun hayatı daha önemlidir, sen artık bir o...sun!

Bana gelirsek... Önce şu açıklamayı yapayım... Özgür cinsellik o...luktur dini kesime göre. Yoksa evlilik dışı çocuk doğurmanın o...luk olması falan bahane. Amaç kadının cinselliğinin, hatta tüm hayatının erkeklerin elinde olması durumudur bu. Tanrı'nın emri falan da değil, erkeklerin bencilliği, erkeklerin çıkarcılığı, erkeklerin özgüvensizliği, vesairesidir. Erkekte bir problem olmasa (problem derken, bu durum erkeğin cinsel iktidarına indirgenmesin, genel anlamda erkeklikteki, erkeklik unsurundaki problemden bahsediyorum), kadını ve de hayatını zapturapt altına almaya çalışmaz. Yoksa cinsellik, cinselliktir. Bunun nikahlısı da aynıdır, sözlüsü de aynıdır, çocuk doğursan da aynıdır, çocuk doğurmasan da aynıdır; yani değişen bir şey yoktur ama erkeklerden bağımsız cinsellik o...luktur! Niye kadın üzerinden, özellikle cinsellik üzerinden ahlakçılık yapılır? Bu o...lar kiminle o...luk yapıyor? O...ları o... yapan nedir, kimdir? Tabi kadının kuyruk sallaması meselesi var değil mi erkekliğin, dayanağı ahlakçılık olan. Peki tecavüzler niye oluyor? Kaç kadın gördünüz erkeğe tecavüz eden, genellikle erkekler kuyruk sallamasına rağmen? Demek ki kadının kuyruk sallamasıyla alakalı değil o...luk.

Açıklama yaparken bana gelmeyi uzattık. O zaman ben tam bir o...yum. Çünkü cinselliği metabolizmamın, ruhumun ihtiyacı kadar elimden geldiğince ve de özgürce gerçekleştiriyorum. Yani benim o... olmaktan başka seçeneğim de yok; çünkü eşcinsellere evlilik hakkı da yok. Yani mecburum o... olmaya. Peki evlilik hakkı verilseydi eşcinsellere, tek eşli mi olurdum; hayır, gene o... olurdum. Çünkü ne bir kişiyle hayat geçirecek kadar kendime az sevgi ve saygım var, ne de ahlakçılık kurallarını ipleyecek kadar korkağım, özgüvensizim. Ben, bana sunulan hayatı mümkün mertebede yaşayarak kendime saygı duyan, doğaya müteşekkir olan bir bilinçte insanım. O yüzden insanın hakkını yaşaması o...luksa, ben sonuna kadar o...yum. Gerçi heteroseksist sistem bizi o... yerine bile koymuyor ayrı mesele.

Şimdi diyecekler ki "Sen birilerini ahlaksızlığa özendirmeye çalışıyorsun, yasal olarak olmasa bile bu bir  vicdani suçtur." İnsanlar içinden gelmeyen, yapısına uymayan bir şeye özenir mi? Asıl suçlu kim biliyor musunuz, hem de hukuki olarak; dolaylı yoldan da olsa kadına o... diyen kişi(ler)dir. Tabi bu kişi dini amaçlı o... demiştir kadınlara. Oysa hakaretin her türlüsü hakarettir. Hem ülkemizde kimbilir kaç kadın var nikahsız çocuk doğuran? Yasalar da dine göre davranıp bu adamın dediklerini suç kabul etmeyecek midir? Yoksa o kadınlar yasaların bile müdahale edemediği zaten suçlu kişiler midir? Bağnaz heteroseksist dünyaya göre, sıkışıldı mı, herkes o... olarak tanımlanabiliyor zaten. Bir gülüş, bir bakış, bir hareket bile bu şekilde tanımlanmasına sebep olabiliyor kadının. Çok zor kadın olmak gerçekten.

Erkeklerin cinsiyetçi bakış açısına rağmen o...luk müessesi olmasaydı, hayat erkekler için çok çekilmez olurdu. Çünkü erkeklik denilen musibet kendini bu kavram üzerinden gerçekleştirmektedir her anlamda. Kadını bu kavram üzerinden aşağılamaksa, erkeğin kendini bilmezliğinden başka bir şey olamaz. Eğer o.. luk denilen şey tamamen yasaklansaydı, erkeklik heteroseksist yapıya göre çok daha vahim bir son hazırlamış olurdu kendine! Bakalım kadınlar ne diyecek bu o...luk tanımlamasına; karşı mı çıkacaklar, pekiştirecekler mi?

Başka bir haber sitesinde karşılaştım. Aynı zaat eşcinselleri için de şunları sarf etmiş: "Amerika'da eşcinsellerin evlenmesi de serbest. İçine tüküreyim öyle ileriliğin ben! Bu ilerilikse ben gericiyim. Aileye saygı yok, mahremiyete saygı yok. Bunun adı da hürriyet, öyle mi? Hadi ya?"

Aslında tükürdüğü şey bir anlamda Tanrı'nın lütfu. O Tanrı'ya inanır, ben doğaya inanırım ve eşcinsellik diye bir yaratılış var. Eşcinsellik gerçeği burada inkar ediliyor, Yaradan'a karşı geliniyor; hem de içine tükürülerek. Eşcinsel denilen şey başka bir gezegenden fırlatılmış mahluk değil ki? İnsanların çoğalması sonucu bazılarında kendi cinsine yönelme de mevcut oluyor. Bunun ileri olmakla falan hiç alakası yok. Ama gericilik denilen şey düpedüz cahilliktir. Ama cahillere de bir şey anlatamazsın ki. Böyleleri eşcinsel olsa bile eşcinselliğini homofobi olarak yansıtır ama içselleştirilmiş homofobisinin nedenini bile düşünemez. O yüzden bunlara laf anlatmak yerine onların anlayacağı dilden mücadele etmek en doğrusu, en faydalısıdır. Yani onlara karşı iyimser olmayacaksın, fazla iyi niyetli olmayacaksın, güvenmeyeceksin ve tetikte bekleyeceksin; çünkü ne zaman ne yapacakları belli olmaz. Ne yaparlarsa Tanrı adına yaptıkları için vicdanları da yoktur. Aileye, mahremiyete falan saygı istiyorlar ama insana, insan olduğu için saygı göstermenin ne demek olduğunu bilmiyorlar. İnsan haklarına saygı göstermeyenlerin insanlıkları da tartışılır. Gerçek insan herkese, her şeye karşı eşitlikçidir çünkü.