10 Eylül 2014 Çarşamba

O eşcinseller kendilerine ihanet ettiler

O eşcinseller kendilerine ihanet ettiler; eşcinselliklerine-doğanın kendilerine bahşettiği kimliklerine, doğanın kendilerine verdiği yaşama sevinçlerine... Hakları  için mücadele etmek yerine kolayı seçtiler ve heteroseksist yolu tercih ettiler. Evlendiler samimiyetsizce, sahtekarca erkek görünmek için. Kandırdılar acımasızca birilerini korkaklıkları yüzünden. Kimliklerinin arkasında durmak yerine başını kuma gömmüş deve kuşları gibi arkalarından alay edilmeyi yeğlediler.

Ve utanma duygularını yitirdiler; ikiyüzlü olmaktan, birilerini ve kendilerini kandırmaktan utanmıyorlar da, gerçek kimliklerinden utanıyorlar heteroseksist topluma SAYGILI OLMAK adına, saygı duydukları heteroseksist sistemin dışında kalmamak adına. Gerçekten utanma duygusu nedir? Birilerine şirin görünmek için sahte olmak mı, yoksa her ne sebeple olursa olsun gerçeklerin arkasında durmamak veya duramamak mı?

Bunu sadece homofobiyle açıklayamayız, bu kendinle barışamamak, eşcinselliğinle barışamamak ve kendinden kaçmaktır da ama kaçıp kurtulamadığın. Karanlıkta başka bir kimlik, aydınlıkta başka bir kimlik; karanlıkta kendin, aydınlıkta sahte sen. Karanlığı tercih eden de kişinin kendisidir. Işığın düğmesini açmak veya gündüz gerçek kimlikle yaşamak kişinin kendi elindedir. Hiç denedi mi acaba eşcinseller, karanlıkta yıldızların altında el yordamıyla eşcinsel olmak yerine (daha mı romantik?!) Güneşin altında eşcinsel olmayı?

Hep bahaneler buldular çevrenin kendilerini kabul etmeyeceklerine dair. Heteroseksüeller sanki ailelerine bağımlı yaşıyormuş gibi, sanki kendileri heteroseksüel olsa ailelerine bağımlı yaşayacaklarmış gibi. Sanırım bu birey olamamak, bağımsız olamamakla da alakalı, diyeceğim ama heteroseksüel olsalardı bağımsız olacaklardı ama; demek istediğim çevre, aile, toplum, eşcinselliğiyle barışamayan eşcinsellerin, gizli kalmalarının ve korkaklıklarının bahanesi.

Haftalardır LGBTİ'ler ve aileleri, dostları olarak buluşuyoruz ve buluşmalarımızı ayakta tutan ana unsurlardan birinin farklılıklar için insanlık mücadelesi veren "eşcinsel, transseksüel dostları" olduğunu gördüm, öğrendim. Ben samimi olduklarına inanıyorum da, samimiler veya değiller, bizim yanımızdalar mı; evet yanımızdalar. Yanımızda olacaklarına dair söz veriyorlar mı; veriyorlar. Bir kere çok daha istekliler eşcinsel hakları için. Bir araya gelme talepleri onlarda daha fazla.

Peki nerede bizim LGBTİ'ler? Evlenip heteroseksist yolu seçmişler. Gelenler de çok açık olamayacakları için yarı yoldan geri dönüyorlar. Sanırım ikiyüzlülük bir nebze olsun nefes aldırdığı için, gizli kalarak o kadarlıkla idare etmeye razı oluyorlar. Kimisinin zaten hiç bu yola, hak mücadelesi yoluna girmeye niyeti bile yok.

Şunu da öğrendim. Mücadele etmenin insanın canının yanmasıyla, mağdur olmasıyla o kadar çok alakası yok. Haksızlıklara karşı duyarlı olmak bir kişilik meselesi büyük ihtimal. Yoksa bir insan yapısında hassasiyet olmasa, kendisiyle hiç alakası olmayan konularda hak mücadelesine girişir mi? Mesela ben eşcinsel olmasaydım, hali hazırda olduğu gibi hayvan hakları, kadın hakları, mülteci hakları gibi konuları daha öncelikli hale getirirdim. Bu seyirci olmak veya hayatın bir parçası olmakla, yapı meselesiyle alakalı bir konu; yani ister alınırsınız, ister darılırsınız. Eğer hayat sadece kendini kurtarmaksa, bir gün kendin de kalmazsın, seni kurtaracak olan da kalmaz.

Eşcinsel hakları niye gecikiyor biliyor musunuz; kendileirne ihanet eden eşcinseller yüzünden.

2 yorum:

  1. Yaşayarak çok şey öğreniyoruz. Yaşadıklarımızı da sen çok güzel ifade ediyorsun. Okuyunca 'bende böyle düşünüyorum, helal olsun' diyorum Eline sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Nilgül hanımcığım beni çok onore ediyorsunuz, çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil